Bakışında vazgeçilmiş şeyler var
İçinde yanlış anlaşılmış bir şarkı
Ne yaptılar sana böyle kırgınsın
Hemen doluyor gözlerin düşününce
Anlamaktan yorgunsun dünyayı
Kolay değil yabancısı olmak
Kalbindeki sıradağlar ardında
Yitip giden umutlara bakmak
Anlatmıyorsam kimseye bunu
Aldırmıyorsam artık ölüme
Kaybettiğim sevdiklerim için
Dert ekliyorsam her kadehime
Hiç gülmüyorsam bir sebebi var
Yalnızlığıma ver
Hiç gülmüyorsam sebebi var
Yalnızlığıma ver
Bizimkisi direnmek acılarla
Aynı şehri her gün geri almak
Sonra yarın rastlaşıp bir yerde
Yalnızlığa beraber kafa tutmak.
Gözlerinin savaklarında kurumuş hüzün
Bakışlarındaki tarih güz mevsimi
Buğulu takvimlerde hasretin sığınak
Kırılmış dudaklarında şarkılar mahzun
Ey sızılı tebessüm ses ver
Hasretin duraksız yalnızlığıma sığınak"
Derinden ve incelikli geliyor üstüme keder
Yalnızlığıma paha biçilmez bir kıyafet satın aldım
Bunun için tüm dostlarımı sattım
Hepsini topladım, bir hırka ettiler
Hepsini dağıttım, keder olup geri döndüler
Yalnızlık hırkasını gözyaşı ile ağartanlar
İnanın ışık size daha yakın
Ne kadar kendinlesin,
O kadar sağlam çıkacaksın o dehlizlerden
Ne diyor şair
Sezai Karakoç :
"Işığa muştu olan alacakaranlıklardan bu
Yanarak, ateşe çevrilerek..."
Şaire kulak ver, şaire yürek ver...
Gecenin en karanlık yeri,
Sabaha en yakın olan yeridir...
Diril ve kalk...
Hırkanı ve ederini
Dostunu ve kederini unutmadan...
Zannedersem 2007 yılının sonbaharıydı. Okul sıramda oturmuş, pencereden büyük bir fırtına şeklinde yağan yağmuru izliyordum. Sınıf sıcacıktı. Öyle soğuk ve yağmurlu havalarda, sıcak bir yerde oturup yağmuru izlemenin verdiği hazzı hepiniz bilirsiniz.
Tek rahatsızlık veren şey sınıftaki inanılmaz gürültüydü. Ergence bulduğum ve bundan dolayı hiç
HAYIRLI CUMALAR...
Ey Rabbim! Ben, gizlide senden hayâ etmeyen utanıp çekinmeyen, açıkta seni gözetmeyen zavallıyım. Ben, büyük musibetler sahibiyim. Ben, Mevlasına karşı çıkan cüretkârım. Ben, gökyüzünün güçlü Rabbine isyan eden biriyim. Ben, büyük günah yolunda malını harcayanım. Ben, büyük günahlara doğru koşanım. Bana mühlet verdin, kendime