Yalom'un kitaplarında sevmediğim iki durum var: İlki filozofları kendi tarzıyla konuşturması, ikincisi olayların patlak vermeden istediği şekilde yol alması. Ama zaten Yalom'un ilk amacı da roman yazmak değil. Kendisi de bir psikiyatrist ve kalemini insanlara ulaşabilmek için kullanıyor. Bunu kurgu içerisinde görmek mümkün.
Yazar romanda bir karakter olarak bulunuyor ve farklı görüşteki karakterlerin çatışması çıkmaza girdiğinde devreye giriyor. Bu yüzden kitabı okurken yalnız hissetmiyorsunuz. Karşınızda okurunu dipsiz düşüncelere -sizi ikna edebildiği ölçüde- bırakmayan bir psikoterapist var. Kendi bakış açısını ve çözüm önerilerini sunuyor. Ayrıca filozofların temel düşünceleri, hayatları hakkında bilgi alabilmek ve onları kurgu içinde okuyabilmek güzel.
Yalom bu kitabında da irade, yalnızlık, özgürlük gibi konuları işleyerek ortaya güzel bir kurgu çıkarmış. Konuk misafiri de kara sevdalı Nietzsche. Okuması uzun sürse de güzeldi. Akıldan çıkmayan alıntılarıyla sizi etkileyebilecek kitaplardan. Yeni kitaplarla yola devam ediyoruz.
Ölümsüzlük iksiri bulmasam gözlerinde
Karla kaplı gönlümde sevdanı görür müydüm?
Yalnızlık devşiririm seni özlediğimde
Melankoli dediler sadece hüzünlüydüm
Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın
Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı
Bir uzak rüyada yorgun ıhlamur,
İkindiler sonu inen ıssızlık.
Ve araf kokulu uzak bir yağmur,
Hâlâ düşüncemde sonsuz yalnızlık.
Yemyeşil saltanat minarelerde,
Dualar ki ıslak meçhul ve derin.
Ağıtla içilir pencerelerde,
Uzak hatırası sevilenlerin.
Haşin bir uzlettir kurşun sonbahar,
Hummalı alınlar serin camlarda.
Ve kara sevdalı delikanlılar,
Bekleşir... Bekleşir bu akşamlarda.
Kara Sevda
Bir uzak rüyada yorgun ıhlamur,
İkindiler sonu inen ıssızlık.
Ve Araf kokulu uzak bir yağmur,
Hâlâ düşüncemde sonsuz yalnızlık.
Yemyeşil saltanat minarelerde,
Dualar ki ıslak, meçhul ve derin.
Ağıtla içilir pencerelerde,
Uzak hatırası sevilenlerin.
Haşin bir uzlettir kurşun sonbahar,
Hummalı alınlar serin camlarda.
Ve kara sevdalı delikanlılar,
Bekleşir... Bekleşir bu akşamlarda.
_____
Servetifünun, Sayı 2433, 27 Mayıs 1943
EKLER