Yalom'un kitaplarında sevmediğim iki durum var: İlki filozofları kendi tarzıyla konuşturması, ikincisi olayların patlak vermeden istediği şekilde yol alması. Ama zaten Yalom'un ilk amacı da roman yazmak değil. Kendisi de bir psikiyatrist ve kalemini insanlara ulaşabilmek için kullanıyor. Bunu kurgu içerisinde görmek mümkün.
Yazar romanda bir karakter olarak bulunuyor ve farklı görüşteki karakterlerin çatışması çıkmaza girdiğinde devreye giriyor. Bu yüzden kitabı okurken yalnız hissetmiyorsunuz. Karşınızda okurunu dipsiz düşüncelere -sizi ikna edebildiği ölçüde- bırakmayan bir psikoterapist var. Kendi bakış açısını ve çözüm önerilerini sunuyor. Ayrıca filozofların temel düşünceleri, hayatları hakkında bilgi alabilmek ve onları kurgu içinde okuyabilmek güzel.
Yalom bu kitabında da irade, yalnızlık, özgürlük gibi konuları işleyerek ortaya güzel bir kurgu çıkarmış. Konuk misafiri de kara sevdalı Nietzsche. Okuması uzun sürse de güzeldi. Akıldan çıkmayan alıntılarıyla sizi etkileyebilecek kitaplardan. Yeni kitaplarla yola devam ediyoruz.