Bir Şey Öğrendim (Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır.) yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış,
Bir şey öğrendim..
"Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Sayfa 271Kitabı okudu
Reklam
Bir Şey Öğrendim (Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır)
"Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Bir Şey Öğrendim (Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır)
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek
Sayfa 271 - Domingo Yayınları
Özlem
"Bu hayatta her şeyin bir bedeli vardı. Büyük sevdaların bedeli büyük acılardı, büyük hırsların bedeli büyük kayıplardı, büyük umutların bedeli yalnızlık dolu uzun yıllardı. Ama her şeyden önemlisi, masumiyetin de bedeli ağırdı, zalimliğin de... "
Sayfa 73
Hiç kimseye kendini anlatamamak ve kendisini anlayabilecek birine özlem duymak. İşte aşk bu olmalıydı! Ama bunu bilmek için, genç olmak ve yalnızlık duymak gerekirdi.
Sayfa 53
Reklam
Kimseye sevgi göstermeden, kimseye bağlanmadan, hiç bir şeye özlem ve heves duymadan, Ursula'nın gezegenler sistemindeki bir yıldız gibi dolaşıp duruyordu.
Yalnızlık konuşulan, ama uygulanmayan bir değerdir. Çalışmadan kaçılır, ama insan yoğunlaşımasından kaçılmaz. Toplumsal ayrımcılık kuşkusüz bütün yoğunlaşımada da işin içine karışır. Deniz, kum, güneş ve kalabalığın varlığı ekonomik açıdan rahat sınıflardan daha çok toplumsal hiyerarşinin altında yer alan tatilciler için gereklidir: para sorunu, ama özellikle kültürel özlem sorunu: "Edilgın bir tatile mecbur olduklarından kendilerine bir hava vermek için denize, güneşe ve kalabalığa ihtiyaç duyarlar."
Sayfa 184 - KindleKitabı okudu
Sık sık da kendi içine çekilmelidir insan; çünkü birbirine benzemeyenlerin arkadaşlığı uyumlu bağları kargaşaya sürükler ve yeni zaaflar uyandırır, ruhta bulunan ve tümüyle iyileştirilemeyen zayıf her ne varsa bunları kötüleştirir. Bununla birlikte şu iki şeyin birbiriyle harmanlanması ve sıra ile yapılması gerekir: yalnızlık ve kalabalığa katılma. Yalnızlık bizim insanlara karşı özlem duymamıza sebep olur, kalabalık ise kendimize karşı özlem duymamıza, ve biri diğeri için çare olur: Yalnızlık, kalabalığa karşı duyulan nefrete, kalabalık, yalnızlıktan duyulan bıkkınlığa çare olur.
Sayfa 48
" Sık sık da kendi içine çekilmelidir insan: çünkü birbirine benzemeyenlerin arkadaşlığı uyumlu bağları kargaşaya sürükler ve yeni zaaflar uyandırır, ruhta bulunan ve tümüyle iyileştirilemeyen zayıf her ne varsa bunları kötüleştirir. Bununla birlikte şu iki şeyin birbiriyle harmanlanması ve sıra ile yapılması gerekir. Yalnızlık ve kalabalığa katılma. Yalnızlık bizim insanlara karşı özlem duymamıza sebep olur, kalabalık ise kendimize karşı özlem duymamıza ve biri diğeri için çare olur: Yalnızlık, kalabalığa karşı duyulan nefrete, kalabalık, yalnızlıktan duyulan bıkkınlığa çare olur. "
Reklam
Juan Jerez'in solgun yüzünde hareketli bir hayata duyduğu özlem ve büyük insanların günlük işlerle ya da kaderin ufak tefek dayatmalarıyla azalan aydınlığı vardı. Gözlerindeki çaresiz bakış, bir mezarın güneş ışığıyla aydınlanması gibi, sadece büyük bir iyilik yaparken ya da önemli bir hedef uğruna çalışırken değişiyordu.
Çünkü yalnızlık, anılarını ayıklamış, yaşamın yüreğinde biriktirdiği özlem dolu süprüntüleri yakmış, geriye en acı anıları bırakarak onları arıtmış büyütmüş, sonsuzlaştırmıştı.
Sonra derler ki bir gurbet daha var, adı duygusal yalnızlık. Kendi duygularımdan çok uzaklara gittiğimde olur. Seviniyor muyum, üzülüyor muyum, âşık mıyım, bir derdim mi var, hiç bilmiyorum. İnsan kendinin gurbetine çıktığında, işte orası en koyu yalnızlıktır. Kalbimi okumayı unutursam eğer, bir el bana değsin ve harfleri yüzüme tutsun isterim. Hecelemeyi yeni söken bir çocukmuşum gibi, otursun biri yanımda ve bana okumayı öğretsin. Bak bu kalp atışı aşkın alametidir. Bak bu özlem, yurt ağrısı olarak okunur. Yurdundan ayrı düşen ağrır. Böyle tek tek öğretsin bana kelimeleri. Yüzleri okumayı öğretsin, kâinata bakmayı.
Bir yığın kuşku ve kesinliği, bir yığın tatlı ve tatsız olayı, bir yığın değişikliği, felaketi ve özlem duygusunu Macondo'ya bu sapsarı, masum tren getirdi.
Kendini Saklama Çiçekleri
Biz aşk bahçemizi küçük tuttuk seninle İçinde güvensizlik ağaçları küstüm otları kendini saklama çiçekleri Özlem kirli bir kan gibi yüreklerimizi boğmasın Yalnızlık karanlık bir orman gibi Çökmesin diye içimize Biz aşk bahçemizi küçük tuttuk seninle Önümüzde dokunuşlardan uzak, İnsafsız ve çok uzun bir kış var diye koca bir yaz, Kendini saklama çiçeklerini, Suladık durduk yalnızca Biz aşk bahçemizi küçük, Çok küçük tuttuk seninle ...
Sayfa 172 - Yeni YazKitabı okudu
699 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.