517 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Martin Eden
Vee Martin Eden.. Öncelikle bu roman bana bir kez daha gerçek aşkın ne olduğunu sorgulattı. Aşk neydi? Sadece birine karşı duyduğumuz yoğun hisler mi? Her şeye rağmen sevmek mi? Çıkarcı olmak mı? Fedakarlık mı? Empati mi? Bir iken biz olmak mı? Her şekilde büyük bir kabulleniş mi? Hangisiydi? Martin Eden cevabını bulmuştu.. Bunların yanı sıra
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,2bin okunma
544 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Çalıkuşu Romanında Ana İzlekler -SPOILER İÇERİR-
REŞAT NURİ GÜNTEKİN’İN ÇALIKUŞU ROMANINDA ANA İZLEKLER GİRİŞ Reşat Nuri Güntekin, Millî Edebiyat Dönemi ve onu takip eden Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerindendir. Çalıkuşu adlı eseri 1922’de tefrika edilmeye başlanıp 1925’te kitap olarak yayımlanan, 1937’de büyük
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019101,5bin okunma
Reklam
Bunlar neyin belirsizliği olarak önemsenebilir?! Fazla kurcalamamak gerekiyor. Karşılaşılınır ve yaşanır. Hayvani zihniyetin metropole uyarlanması, bu uyarlama esnasında bolca hata yapılması kaçınılmazdır. Bazı insanların burada netleştirilmesi, başka bir yerde fluluğuna neden oluyorsa ve bu mutlak bir gerçekse: tartışılmaması gereken yalnızlıklar ve çıkışlar var demektir.
Sayfa 144Kitabı okudu
Seçilmiş bir yalnızlığın acı gücü başka hiçbir şeye benzemez, ancak bir resme saklanarak anlatılırdı. Bir resmi dokunaklı kılan, onun betimlediği ya da betimler göründüğü değil, işaret ettiği şey değil miydi çoğu kez? Tıpkı iyi şiirlerde olduğu gibi. Herkesin gözü önünde durduğu halde okunmadan anlaşılmayacak olan yalnızlıklar gibi. Düşünüyordu: Ham yalnızlık ile işlenmiş yalnızlığın arasındaki ayrımı gönüllü sürgünlerden ve gönül kırgını şairlerden daha iyi kim bilebilirdi ki! Gravürlerdeki yalnızlar kadar yalnızdı.
Sayfa 218Kitabı okudu
351 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Constance ya da Yalnızlıklar, Avignon Beşlisi’nin üçüncü kitabı. Bence tam bir kırılma - geçiş kitabı. Diğer kitaplarda öne çıkacak karakterler dahil oluyor, ilk iki kitabın bazı karakterlerine son yazılıyor. Bir de kurmaca karakterin romanın gerçekliğine dahil olması durumu yine bir değişime uğruyor. Livia’da bir romanın karakteri olarak yansıtılan Sutcliffe kurgunun gerçekliğinde bu sefer Karakterler de birbirlerinin varyasyonları. Bununla ilgili satır aralarından birkaç alıntı bırakayım. “Biz sanki aynı kişinin farklı zaman yörüngeleri üzerine yerleştirilmiş değişik halleriyiz.” “İnsanlar sandıkları gibi ayrı ayrı bireyler değiller, kendilerinin dışındaki bir izleğin çeşitlemeleri.” Tabii farklı ülkelerden, inançlardan tiplemeler seçmiş. Bakıcı, hizmetçi, doktor, diplomat, prens, ajan gibi çok farklı mesleklerden ayrıca. Bu müthiş çeşitlikle de dönemin insanının tam bir panoraması sunuluyor. Serinin yerel olmaması, bir gruba odaklanmaması bence en önemli özelliklerden. Seri II. Dünya Savaşı öncesi başlamıştı, üçüncü kitap savaş dönemi. Vichy Fransa’sı, Mısır, Cenevre üzerinden ilerliyor kurgu. Avignon tarihi önemi, papaların şehri olmasıyla kurgunun merkezi zaten. Psikanalize bu kitapta fazla yer verilmiş, tapınak şövalyelerine ait hazinenin arayışına Alman subaylar da dahil oluyor, ama bir Dan Brown romanı gibi değil tabii:) Şiirsel anlatım, duygular, uzun betimlemeler ve aşk ile bir Lawrence tarzı arayış. Spoiler vermeden seriyi anlatmaya çalışıyorum okudukça, bitsin daha derli toplu bir izlenim paylaşırım.
Constance ya da Yalnızlıklar
Constance ya da YalnızlıklarLawrence Durrell · Can Yayınları · 201726 okunma
Tıpkı iyi şiirlerde olduğu gibi. Herkesin gözü önünde durduğu halde okunmadan anlaşılmayacak olan yalnızlıklar gibi.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
260 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Sardunyalar, Boru Çiçekleri, Yalnızlıklar...
Selim İleri ilk eseri “Cumartesi Yalnızlığı”nı 1969’da 19 yaşındayken yayımladı. Eser ses getirmedi. İkincisi “Pastırma Yazı” 1971 tarihliydi, yayınevi depolarında çürüdü gitti. Bu iki hikâye türünde eserden sonra bir roman yazdı: “Destan Gönüller” (1973) ve ardından bir hikâye daha: “Dostlukların Son Günü” (1975); onlar da benzer kaderi yaşadı.
Her Gece Bodrum
Her Gece BodrumSelim İleri · Everest Yayınları · 2018393 okunma
432 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Senenin başında böyle güzel kitaplar okuyunca çok mutlu oluyorum, sonra okuyacağım bütün kitaplar için heyecanlanıyorum. Ömür İklim Demir, öyküleriyle edebiyatımızda yer etmiş bir yazar. Muhtelif Evhamlar Kitabı'nı tavsiye etmediğim kimse kalmamıştır diye düşünüyorum. Kum Tefrikaları ise yazarın ilk romanı. Ama bir ilk roman için o kadar başarılı, o kadar etkileyici bir kurguya sahip ki yazarın kalemine hayran olmamak mümkün değil. Kitap geçmiş ve şimdiki zaman şeklinde iki farklı koldan eş zamanlı olarak ilerliyor aslında. Mithat ve Murat Hoca'nın hikayesini okurken işin içine Şevket Kemal, Yurdanur Hala ve koca bir tarih giriyor. Ve siz asla tek bir hikaye okumuyorsunuz. İç içe geçmiş hayatlar, aşklar, ölümler, yalnızlıklar... Son sayfasına kadar temposunu hiç düşürmeden devam etti. Hep ters köşelere savurdu. Bambaşka duygular yaşattı. Başlarken beklentim yüksekti, bitirdiğimde beklediğimden çok çok daha fazlasını buldum. Artık herkese okutmadan rahat etmeyeceğim bir kitabım daha var. Şimdiden senenin en iyi kitapları arasına girdi bile.
Kum Tefrikaları
Kum TefrikalarıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20201,662 okunma
Dergiye yazmış olduğum son yazım; Elvedâ Robinson
ELVEDÂ ROBİNSON Şebnem gibi seherde goncaya düşer, Bülbülün feryâd ettiği güldür yalnızlığım. Merhaba! İnsan yalnız doğar, yalnız ölür en çok da yaşarken yalnızlık çekermiş. Doğarken yaşadığımız yalnızlığı idrak edemeyiz, hayâtın sonunda karşılaşacak olduğumuza da henüz erişmedik fakat yaşıyorken bize yoldaş yalnızlığımızın soluğu hep ensemizde.
"Seçilmiş bir yalnızlığın acı gücü başka hiçbir şeye benzemez, ancak bir resme saklanarak anlatılırdı. Bir resmi dokunaklı kılan, onun betimlediği ya da betimler göründüğü değil, işaret ettiği şey değil miydi çoğu kez? Tıpkı iyi şiirlerde olduğu gibi. Herkesin gözü önünde durduğu halde okunmadan anlaşılmayacak olan yalnızlıklar gibi."
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
222 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
“Kuyucaklı Yusuf” üzerine;
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf
Sabahattin Ali’nin 1937’de basılan ilk romanı “Kuyucaklı Yusuf”, döneme ayna tutan, dönemi yansıtan ve betimlemeleriyle romanın içine sürükleyen bir eser hâline gelmiştir. Aydın’ın Nazilli ilçesinin Kuyucak köyünde başlayıp Balıkesir’in Edremit ilçesinde biten hayatları sevinçleriyle ve üzüntüleriyle dile getirmiştir. Yusuf’un annesinin ve babasının eşkıyalar tarafından öldürülmesiyle başlayan ve dönemin kaymakamının Yusuf’u evlat edinmesiyle devam eden bir roman. Yusuf, kaymakamın kızı Muazzez’e aşık olur ve küçük bir kasabada başlarına ne denli büyük dertler geleceğinden habersiz yaşamaktadırlar. Ölümler, ayrılıklar, yalnızlıklar, çaresizlikler… Eserdeki fazla betimlemelerden dolayı yer yer kopukluklar yaşansa da yer yer seni o dönemin içindeymiş gibi hissettirdi. Fakat sonunu böyle bir son beklemiyordum ona çok şaşırdım. Devamı olacakmış hissi veriyor insanı. Kitabı bitirdikten sonra öğrendim ki Sabahattin Ali, öldürülmeseymiş “Kuyucaklı Yusuf” a devam niteliğinde bir cilt yazacakmış. Belki o zaman Yusuf’un başına gelenleri hayatına nasıl devam ettiğini öğrenebilirdik…
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021173,4bin okunma
380 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir Düğün Gecesi
Adalet Ağaoğlu, "Ölmeye Yatmak" yaklaşık iki sene önce okumuştum, üçlemenin ikincisi olan "Bir Düğün Gecesi"ni de arayı fazla açmadan okuyayım istedim. Tam bir belgesel roman dedikleri, toplumun birçok kesimini aynı anda bir desen içinde veren, gerçekten inanılmaz bir kitap. Sağ-sol çatışmasını konu edinen başka da roman
Bir Düğün Gecesi
Bir Düğün GecesiAdalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 20212,223 okunma
Tarihte uzun yolculuğa çıkan erkeklerin, kendini yollara vuran, bir mağarada inzivaya çekilen kahramanların yalnızlığı ise içeriği zengin bir erkeklik mitidir. Odisseus'un açıldığı denizler, modern romanı haber veren "Don Kişot"un yolculuğu, Marco Polo'nun ya da Evliya Çelebi'nin seyahatleri kendi dönemlerinde ancak erkeklerin yapabildikleri, seçebildikleri, günümüzde anlamıyla olmasa da sürekli yolda olmakla göze aldıkları yalnızlık çeşitleridir.
Bir resmi dokunaklı kılan, onun betimlediği ya da betimler göründüğü değil, işaret ettiği şey değil miydi çoğu kez? Tıpkı iyi şiirlerde olduğu gibi. Herkesin gözü önünde durduğu halde okunmadan anlaşılmayacak olan yalnızlıklar gibi.
Sayfa 218
Kalbinden kalbime akan bir sesti Akşam gölgesinde çağlayan o su Sesini en tatlı yerinde kesti Bizi sonsuzluğa bağlayan o su! (Şükufe Nihal Başar) Faruk Nafiz Çamlıbel ve Şükufe Nihal Başar Türk edebiyatının iki önemli şairi ve aydını. Yaşadıkları yasak aşklarıyla bir döneme damga vurmuş, adlarından çokça bahsettirmiş ve konuşulmuş iki
Resim