Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları,
yağmur değil
yalnızlıktır yağan...
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle düdüğün içinde dönen nohut taneciğinin yalnızlığı...
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan mezarıma girer de
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna yatarsa...
Geçen yıl ruh ikizin olan yazarı bul diye bir teste rast gelmiştim. Testin sonunda Gabriel Garcia Marquez çıkmıştı ve ruh ikizim olan yazarla bu test sonucu tanışmıştım. Tabi onunla ilk tanışmam bu kitapla olmadı.
Yüreğini Kolla Ölmeden Çürüyorsun kitabını kendisinin sanıp aldım ve kitap gelince büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. :) Neyse kitaba geçelim.
Hikaye kuzen (amca çocukları) olan José Arcadio ve Ursula Iguarán Buendia çiftinin, ailelerinin tüm karşı çıkmalarına rağmen evlenmesiyle başlıyor. Çiftin daha önce bir akrabalarının çocukları, domuz kuyruğuyla doğmuş ve sürekli yapılan akraba evlilikleri yüzünden bu sakatlığın tekrarından korkuyor aile kitap boyunca. Kitapta ensest ilişki çok fazla yaşanmış ve bu okuyucu kızdırıyor ister istemez. Ensest, romanda önemli ve oldukça belirleyici bir role sahip olsada, romanın ana teması kitabın isminden de anlaşılacağı gibi hiç şüphesiz yalnızlık, mutlak bir yalnızlıktır. Aile fertlerinin tüm çabasına rağmen bitmeyen ve yüzyıl boyunca yaşanan yalnızlık, hikayeye bir hüzün katmış. Aynı zamanda güzel bir kızın göğe yükselmesi, hiç durmadan yağan yağmur, tanrının fotoğrafını çekmeye çalışan bir dede, evi yiyen karıncalar gibi doğaüstü olaylar kitaba farklı bir hava vermiş. Ama üç nesil boyunca aile fertlerine aynı isimlerin verilmesi okurken kafa karışıklığına sebep oluyor.
Kurgusunu, yazarın kalemini beğendiğimi bir kitap oldu. Nobel ödülüne layık görülmüş, benim de severek ve merakla okuduğum farklı bir roman...
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036.3k okunma
Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa..
Şu gök gürlemesini duymayayım diye, daha yüksek sesle!
Kırmızı şemsiyeler mi? Kırmızısına gerek yok, şemsiye deyince, yağmuru duyunca o adamın sesi çınlıyor zihnimde;
"Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil,
yalnızlıktır yağan.."
(Ben minnet derim, sesim diğer taraftan çıkar. İki elim birleşmiş ve kapanmış gözlerim, birleşen ellerimin üzerine..)
youtu.be/TEo1B4IDRPM
Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa
YALNIZLIK
Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa