Ey hayalet sevgilim ! Zahir bakan seni benden çok uzakta görür, Batın bakan kişi ise seni hep yanımda görür. Kimi yanındadır ama hep uzakta kalır, kimisi de uzaktadır ama hep yanında olur.
Soruyorlar bana; “Neden evlenmiyorsun? Diye, cevaben; “Kimsenin peşinden koşmadığım için.” Diyorum. Evet ölümlü bedenler için kimsenin peşinden koşmam. Onlar da benim yakışıklılığım için peşimden koşmasınlar. Önemli olan ruhların anlaşmasıdır...
Bugün bir sınav için geçici olarak dünyaya gönderildiğim günü kutlayan herkese çok teşekkür ederim. Allah’ın izni ile inşAllah sınavımızı başarı ile geçip bir an önce ebedi yurdumuza döneriz. Amin😊
10 kasımda Atam için bir şey yazamadım çünkü onun açtığı yolda ve gösterdiği hedefte bir görevim vardı... Atam gözün arkada kalmasın Türkiye Cumhuriyeti payidar kalacaktır. Devletimize düşman olan kim varsa Cumhuriyet askerleri onların kellesini alacaktır.
Amerika’da bir müzik festivalinde izdiham çıkmış 8 kişi ölmüş, Afganistanda'da uçağa binmek için bir çok insan ölmüştü. Medeniyet ne zengiliktir ne de fakirlik...
“Kadınlar öğretmen, doktor olmasın ve çalışmasın,” diyenler,
eşinin doğumu için kadın doktor aradıklarında bulamıyorlar.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
26 Eylül 2020
Ekiple birlikte toplantı masamıza oturduk. Filiz bilgisayarından gelen mesajları ekrana yansıttı ve kullandığı
App400 programıyla tüm mesajları tarattırdı. Sistem mesajlardan en uygun olanı seçti. Seçilen hikâyede şunlar yazılıydı: Merhaba Yamaç Hocam. Ben şu an 50 yaşındayım. Çocukluğum Bursa’nın Yeşildere orman köyünde geçti. Babam sonbaharda mantar toplamaya giderdi, bir gün yine mantar toplamış,
geldi. Annem mantarları pişirdi ama kokusu çok kötüydü, “Belki
zehirlidir yeme,” dedi babama, babam da “Her zaman yediğimiz
mantar,” dedi. Annem ve ben yemedik, babam yedi. Yedikten bir
saat kadar sonra babamda bir haller oldu, gözleri kan çanağına
döndü, anneme ve bana vurmaya başladı. Sanki kendinde değildi.
Çok korktuk, annem beni kucağına alıp hemen evin dışına kaçırdı,
kapıyı üzerine kilitledik.
Babam çıldırmış gibiydi, eline ne geçerse kapıya fırlatıp “Açın!” diye bağırıyordu. Bir kedimiz vardı, o evdeydi. Annem çığlıklar atarak komşulara seslendi. Komşular ve muhtar hemen geldiler ancak korkudan eve giremediler, bu sırada içerden kedimizin miyavlamaları geliyordu. Bir süre sonra sesler kesilince, köyün erkekleri içeri girmeye cesaret ettiler. Babam yerde baygın
yatıyormuş, eli yüzü kan içinde. Kedimiz de kanlar içinde yerde
idi, karnı parçalanmıştı. Ne olduğunu anlayamadık. Babamı ayıltmak için su döktüler.