Tay s.kildiği çayırı özlermiş
Çünkü biz yaslı ve bedbaht günleri, sevinçli ve mesut günlerden daha iyi hafızamızda tutarız. Ömrümüzdeki hudut taşları, sevinçler değil yaslardır.
Sayfa 146
Biz, iki, sekiz yahut yirmi yıl önceki biz miyiz?
Juan ve Juana, kendilerine anlaşmak, yahut daha doğrusu, birine öteki gibi olmak imkanını veren uzun bir nişanlılık devresinden sonra evlendiler. Anlaşmak hele şurda dursun, çünkü sekiz gün geçmiş de hala birbirini anlamamış iki nişanlı, sekiz yıl sonra da anlamaz. Zaman onların gözleri üzerine, biri ötekinin kusurunu görmesin; yahut daha iyisi, bu kusurlar, biri ötekine hayran gözlerde faziletler gibi görünsün diye, bir örtü örtmekle kalır -kalın bir ihtiras örtüsü-.
Sayfa 144
Reklam
Sesi en gür çıkanlar, saçlardaki beyazlar...
Vaktin böyle çabuk geçmesi, senelerin, ebedi geçmiş içinde pek hızlı kaybolup silinmesi; felsefe ve şiirde en sık rastlanan beylik bir konudur. Tıpkı biz hepimizin her sene, mevsimi gelmişse günlerin uzamaya ve eğer altı ay geçmiş de zıddı mevsime girmişsek kısalmaya yüz tuttuğunu -ah, ne şaşılacak şey!- keşfedişimiz gibi; bütün insanlar, senenin birinde ihtiyarlamaya başladıklarını fark ederler.
Sayfa 143
Fatal illusions
Karşılıklı itiraflarda bulundular; birbirlerine içlerini döktükçe kalpleri o nispette sükuna kavuştu. İlk anın acıklı perişanlığını kurtuluşa benzer bir büyük gönül rahatlığı takip etti. Birbirlerini çoktan beri, daha doğmadan önce tanıyorlardı sanki; ama bir taraftan da geçmiş günlere ait bütün hatıralar hafızalarından silinmişti; zamansız, ebedi bir "şimdi" içinde yaşıyor gibiydiler.
Sayfa 129
Kendime yalan söyledim
"Aşkı bulacağım diye beslediğim o cılız ümit de sönüp gidecek bir gün! Ya gençliğimi yahut hiç değilse olgunluk çağımı anlayıp tadamadan ihtiyarlık gelip çatarsa nice olur benim halim? Ya gün gelip de ne yaşadım ne de bundan sonra yaşayabileceğim demem gerekirse? Ben korkunç bir şanssızlığın mı kurbanıyım, yoksa bütün insanlar birlik olmuşlar da yalan mı söylüyorlar?"
Sayfa 127
Yaklaşımın şahaneliği...
Ve Anastasio'nun eti kanı günahta yüzde yüz bir erkekten başka türlü olduğu da sanılmasın hani! Başka erkekler nasılsa o da öyleydi işte; ama aşkı hissetmemişti, aradaki fark işte buydu sadece. Heyecanın temeli olan kadına ait hemen hiçbir hatıranın kalmadığı gelip geçici bir kan tazyikine aşk diyebilmek imkansızdı doğrusu. Bu heyecandan korkunç bir intikam tanrısı, bir hayat tesellisi, her şeye kadir bir gönül tanrıçası yaratmak Anastasio'ya bir cürümden farksız görünüyordu. Ona göre oburluğa bir kutsiyet vermekten ayrı bir şey değildi bu. Hazım hakkında bir şiir, küfür değil de nedir?
Sayfa 126
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.