Hep böyle olur. Ayrıldıktan sonra evde yangın söner ve ev sahibi gelip yangında zarar almayan hâlâ kullanabileceği ne var diye ortalığı karıştırır. Buradaki ev benim ve söndüğümü sanan varsa, büyük yanılıyor .
- " Bana yardım etmeniz için ' Yangın var! ' diye bağımam mı gerekiyordu ? "
- " Ev cayır cayır yanıyor üstünden yükselen dumanları görmüyor musun?
Ne saçmalıyorsun sen? "
- " Dumanlar benden yükseliyor... "
Bulutlar...Mekanımdı bir zamanlar,
Şimdi gözlerime göç etti gökyüzü.
Sahra güneşi kurulu gönlüme,
Kaynatıp da yağdırıyor sağnaklarını
Çeşmimden..
Şakaklarıma buseler konduruyor
Yangın dolu vahalar..
Aşığın kaderine mi yazılı sininden dağlanmak?
Hani cihana sığmayan hayallerime
Sözler dizdiyin umut dolu nâmelerin?
Hayallerimden de geçemiyorum
Senli
Kalplerimizde bazı illetler vardır ki vücudun tamamıyla dokularının içine işlemedikten sonra keşfolunamayan gizli hastalıklara has bir içe yerleşme hainliğiyle kendisini göstermeden, tahriplerini haber vermeden içsel bir yangın dumansızlığıyla yanar, yanar; bu bir ateştir ki ne olduğunu bilmeyiz, varlığından haber almayız; o yavaş yavaş, görevinden emin, devam eder; sonunda bir gün, birdenbire, bir hiç, bir dakikalık bir bilgilenme bize gösterir ki kalbimizde bir yangın var. Nedir? Nereden doğmuştur? Bu yangın nasıl serseri bir rüzgârın kanatlarıyla düşerek orasını tutuşturmuştur? Bilmeyiz.
Bilim Kurgu Romanları kitapları listesinde , Okunması gereken kitaplar listelerinde, kitap paylaşımı ve yorumları yapan tüm sayfalarda sürekli karşınıza çıkan bir kitap. Haliyle büyük bir beklenti ile elinize alıyorsunuz kitabı. Bu küçücük kitabı içinde daha fazlasını barındırıyor heyecanıyla okuyorsunuz. Distopik bir eser olmasına rağmen buna ait
Çağdaş dünyayla mücadele etmeye çalışan çağdaş insan ve onun bitmek tükenmek bilmeyen hatta artarak devam eden sorunları... Tüm bunlara duyarsız kalmayan bir şair:
Eray Canberk
"Şimdi hiçbir şeye dokunma,
Katlanmasını bilen yüreğime bile." (s. 30)
Müzik ve aşk dolu yolculuğumuz, üzerine baharat olarak tehlikeler eklenerek devam ediyor. Mahlası olarak M. Rise'yi kullanan Mürvet Kıbrıslıgil, serinin devamı ve son kitabı olan "Sesini Duyur-2" ile karşımızda... Evet odağında bir müzik grubu ve müzik olan bir roman; ancak serinin ikinci bölümünde yazarımızı ilişkilere, bireysel
“İkimizin birbirimize rağmen bir vazgeçilmezi var
Ne senin gidebildiğin, ne de benim kalabildiğim Çekmecelerce kelimeler, dolaplarca cümleler
Tekrar tekrar hafızamızda inlerken
Sustuğumuz asıl neydi söyle bana
Tüm olup biteni bir kutuya koyup kaldırabilir misin?
Yok sayabilir misin Sesimi, Soluğumu ve Kokumu Canımın yandığı yerde bir yangın var
Ne kimseye anlatabildiğim ne de söndürebildiğim
Karanlığını tehdit eden sabahın ilk ışıkları gibiyim
Sense gölgesinde saklanan korkak birisi
Biliyorum yama tutmaz artık yüreklerimiz
Bundan sonra "lal" olsun ağzım dilim.”