Geceye
Bazı şeyleri; hayatta kabullenemezsin Kabullensen dahi adlandıramazsın Adlandırsan daha ifade edemezsin Ve bazı şeyler; Hep kalır, kapanmaz, bitmez, tükenmez.. Yani bazı şeyler! Hep yeniden canlanır, yaşar, ölmez... Hikmet Çil/ 17/04/2024
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ölü ya da diri
Herkese Merhaba Bugün sizlere
J. A. Saare
J. A. Saare
kaleminden
Ölü ya da Diri
Ölü ya da Diri
kitabının yorumu ile geldim Nisan ayının ikinci kitabı ile sizlerleyim. Polisiye, cinayet konulu diyerek okumaya başladığım ama olaylar vay vay vaymış. ..Asla Bir İblisle Pazarlık Yapma.. Konu; modasını kaybetmemiş olan doğaüstü varlıkların yani vampirler ve başa açtıkları problemler. Ölen insanların ruhlarını gören medyum genç bir kız, vampir arkadaşlarıyla ölen vampirlerin katillerini bulabilecek mi ? Aşık olan vampirler ve hiç beklemediğin bir anda karışıveren olaylar. Sonu için can attığım, yazardan ilk okumamdı, kaliteli bir kitaptı. Biraz alacakaranlık serisi gibi, birazda geceye övgü'den esinlenilmiş gibi güzel bir kitaptı. Rhiannon'un #101.kuralı: Asla bir iblisle pazarlık yapma. Onlar seni kazıklayıp geleceğe gönderecek kadar adi ve şerefsizdirler.. Yazarımızın kalemine sağlık. Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum bırakabilirsiniz Okumayı ihmal etmeyin
im t u b i s ʚĭɞ
im t u b i s ʚĭɞ
Ölü ya da Diri
Ölü ya da DiriJ. A. Saare · Pagoda Yayıncılık · 201541 okunma
Reklam
külkedisinin geç kaldığı
"bazı şehirlere giriş çıkış yasağı" daha kötüsü olmaz dediğim yerde açıyor çiçek bile isteye sorulmuş cevapsız ağrılar biriktiriyorum içimde şuramda şimdi nasıl göstersem ansızım. zamanın geçmesini bekliyorum geçmiyor zaman geçmiyor yani bir düşün. ödün vermeyen insanlara özeniyorum doğarken beni başka türlü dermişler içimin eziklerini kabul edişlerime gizle daha kötüsü olmaz dediğim yerde sonucu biliyorum insan hazırlayamıyor kendini gitmeklere. "deli kızın türküsü” sen seversin kestin gerçi saçlarını uzadı günler uzuyor geceye üzgünlükler var ne yaparsan yap olmamaklar var kırıklıklar var, kesikler olmasın istiyorum gitmekler belki böyle olmalı
Günün gerektirdiği şekilde yaşamak, yani unutmak. Uyuyarak unutmak artık olanaksızdı, en azından geceye dek ..
Hayatın bütün bu çok zor yanıtsız sorularına verdiği ortak yanıtın dışında bir yanıt yoktu. Bu yanıt şuydu: Günün gerektirdiği şekilde yaşamak, yani unutmak. Uyuyarak unutmak artık olanaksızdı, en azından geceye dek, sürahi-kadınların söylediği şarkıya geri dönmek de artık olanaksızdı; bu durumda hayatın düşlerine dalarak unutmak gerekiyordu.
Sayfa 7 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
PAUL CELAN: PARÇALANMIŞ YAŞAMIN ESTETİĞİ
Geceye Şarkı "Bir nefesin gölgesinden doğma bizler Dolanıp durmaktayız terk edilmişliklerde Bizler, yani sonrasızlıkta yitirilenler, Kurbanlarız, adandıklarımızı bilmezcesine. Hedefi olmayan yolcularız bizler, Bulutlarız, rüzgârlarda dağılan, Ya da ölümün soğuğunda üşüyen çiçekler, Yerimizden kopartılmayı beklemekteyiz"
Kavram Yayınları: 73, Kavram Yeryüzü Şairleri 16, Birinci Basım: Ekim 1995
Reklam
Geceye kısacık bir alıntı. Uyumakta zorlananlar için.
Schwartz'ın, kendini sınırlama mekanizmalarının yeni tiplerini icat etmenin insanlara daha fazla memnuniyet getireceği savına iki nedenden daha karşı çıkıyorum. İlk olarak, psikanaliz insanların yararcılık ilkesine göre hareket etmediklerini açıkça göstermiştir; hazlarını (pleasure) maksimuma çıkarmamakta ve acılarını da minimuma indirmemektedirler. İnsanlar çoğu kez refahlarına zarar veren bir şey olduğunu mantıken bilirler, fakat bu kendi kendine zarar veren davranışı kolayca durduramazlar, ne yazık ki acıda tuhaf bir çeşit doyum bulurlar. İnsanlar mantıksal olarak hayatlarında daha fazla mutluluk istediklerini iddia ederler, fakat bilinçdışında bunun tam tersinden etkilenir gibi görünmektedir. Daniel Gilbert'ın yanı sıra, Malcolm Gladwell'in popüler psikoloji kitaplarından bazı örnekler, insanların yaşamlarına dair değişimlerin ne kadar beklenmedik olduğunu ve akılcı yollara ne kadar az başvurduklarını gözler önüne sermektedir. İkincisi, Schwartz'dan farklı olarak, insanların yaptıkları seçimlerin özünde diğerleriyle olan ilişkilerini nasıl düzenlediklerine ve kendilerini diğerlerinin gözünde nasıl hayal ettiklerine bağlı olduğuna inanıyorum.
Sayfa 483 - Psikanaliz ve Seçim Toplumu, Renata SaleclKitabı okuyor
Birinci kural yaradana hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze aynı tutar şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak utanılacak utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demekki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk merhamet ve şevkat anlıyorsan sen de bu vasıflardan bolca mevcut
🤲Bu akşam Allah ﷻ izin verirse 2️⃣7️⃣. geceye gireceğiz inşaallah. Planınızı yapın. Akşam için kendinizi hazırlayın. Geceyi namaz, dua, zikir ile geçirelim. 🌟Malikilere göre 1 günlük itikaf da olur Hanbelilere göre 1 müddet bile olur. Bu şu demek; 1 saat bile yani. 1 saat bile kalbimizi, ruhumuzu, bedenimizi ve beynimizi aziz ve celil olan Allah
KADİR GECESİNE DAİR Bu gece Ramazan'ın 27. gecesi. Çoğumuz Kadir gecesi deyince doğrudan 27. geceyi düşünüyoruz. Bu yazıda kadir gecesine ilişkin bazı bilgiler vermeye çalışacağım. 1. ADI NEREDEN GELİYOR? Bu geceye niçin “kadir” adının verildiği konusunda üç farklı görüş vardır: a) “Kadr”, takdir etmek demektir. Allah, ezelde takdir
Reklam
Bu şuursuz beklemeler yıpratmaya başladı beni geceler gündüze inat bulaşıyor ellerime camlardan alnımı dayadığım pencereden dışarıyı seyrediyorum karanlık kopkoyu bir karanlık sarmış şehri sirenlerin umursamaz gürültüsü korkutuyor beni ambulanslar hızlı hızlı seni taşıyormuşcasına huzursuzum yoksun bulamıyorum seni en son o gece gördüm seni
Hayatın bütün bu çok zor ve yanıtsız sorularına verdiği ortak yanıtın dışında bir yanıt yoktu. Bu yanıt şuydu: Günün gerektirdiği şekilde yaşamak, yani unutmak. Uyuyarak unutmak artık olanaksızdı, en azından geceye dek, sürahi-kadınların söylediği şarkıya geri dönmek de artık olanaksızdı; bu durumda hayatın düşlerine dalarak unutmak gerekiyordu.
Sayfa 7
mutluluğa dair:
— Çok eskiden mutlu bir insan en nihayetinde kendi mutluluğundan korkmuş (yani o kadar büyükmüş mutluluğu!) ve tanrıların kendisine merhamet etmesi için onlara en sevdiği yüzüğünü adamak istemiş.* Biliyor musun? Mutluluk beni de Polykrates gibi bir parça endişelendiriyor artık. Sabahtan geceye kadar sadece sevinç duyuyor olmam, bu sevincin benliğimi tümüyle esir alması ve tüm diğer hisleri bastırması bana tuhaf geliyor. Üzüntü, keder ya da sıkıntı nedir bilmiyorum artık. İşte uyumadım yine, uykusuzluktan mustaribim, ama sıkılmıyorum. Cidden söylüyorum: Tereddüt etmeye başladım. — Ama neden? -diye şaşırdı keşiş.- Sevinç doğaüstü bir his mi? İnsanın normal hali bu olamaz mı yani? İnsanın akli ve ahlaki gelişimi ne kadar yüksekse, ne kadar özgürse, hayat ona o kadar keyif verir. Sokrates, Diogenes ve Marcus Aurelius keder değil, sevinç duyarlardı. Havari de demişti ki: "Her zaman sevinin." Sevin ve mutlu ol. — Peki ya tanrılar birden öfkeye kapılırsa? -diye şaka yaptı Kovrin ve güldü.- Sahip olduğum konforu elimden alıp beni aç ve açıkta bırakırlarsa, bu pek de hoşuma gitmez. * Efsaneye göre Samos tiranı Polykrates'in çok başarılı olduğunu düşünen dostları ona en kıymet verdiği şeyi tanrılara adak adamasını tavsiye eder. O da en sevdiği yüzüğünü adak niyetine denize atar. Ancak yüzük bir balık tarafından yutulur ve bir balıkçı yüzüğü Polykrates'e geri getirir. Bunun üzerine Polykrates kaderden kaçış olmadığını anlar. Efsane psikolojide cezalandırılma arzusunu ifade eden bir komplekse adını vermiştir.
Sayfa 30 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.