Bizim dilimizde, Türkçede doğru doğuru'dur; yanlış ise yanılış. Gerek kâinatın düzeninde, çekip çevrilişinde ve gerekse toplumun biçim alışında, işleyişinde doğurucu olan, verimli, üretken, bereketli olanı doğru sayıyoruz veya saymamız gerekiyor. Doğru demek hayatın savunulması demektir. Buna karşılık yanlış bir bütün olarak tabiatı ve toplumu asıl doğrultusunda seyretmekten alıkoyma, onu yana çekme, yan'lılaştırarak yolundan saptırmadır. Dünya hayatı dediğimiz oyunda yananlar yanılışa uğrayanlardır.
Bizim dilimizde, Türkçede doğru doğuru'dur; yanlış ise yanılış. Gerek kâinatın düzeninde, çekip çevrilişinde ve gerekse toplumun biçim alışında, işleyişinde doğurucu olan, verimli, üretken, bereketli olanı doğru sayıyoruz veya saymamız gerekiyor. Doğru demek hayatın savunulması demektir. Buna karşılık yanlış bir bütün olarak tabiatı ve toplumu asıl doğrultusunda seyretmekten alıkoyma, onu yana çekme, yan'lılaştırarak yolundan saptırmadır. Dünya hayatı dediğimiz oyunda yananlar yanılışa uğrayanlardır.
Reklam
Bizim dilimizde, Türkçede doğru doğuru'dur; yanlış ise yanılış.
Hayır, özgürlük istemiyordum. Sadece bir çıkış yolu; sağdan, soldan, nereye olursa olsun; başka hiçbir talepte bulunmuyordum; çıkış yolu bir yanıltmacaysa varsın olsundu; istek küçüktü, yanılış daha büyük olamazdı.
Tümevarımsal Mantığın Eleştirisi
Popper'in tümevarımsal mantığa yönelttiği eleştiri üç bölüme aynılabilir. 1-Popper, öncelikle, (Hume gibi), belirli bir ampirik kuramının belirli bir olasılığı olması gerektiğini söyleyen bir önermenin kendisinin de ampirik bir önerme olması gerektiğine işaret eder. Dolayısıyla bu önermenin de ampirik bir olasılığı olacağına göre, onun da olasılığını belirleyecek yeni bir tümevarımsal mantık gerekecektir. Bu durumda yeniden belirli bir olasılığı olan yeni bir ampirik önermeyle karşılaşılacak ve bu sonsuza kadar böyle gidecektir. Tümevarımsal mantığın, tümevarımsal mantıkta ele alınmayan ampirik önermelere dayanması gerekir. 2- Mantıkçı pozitivizmle ilgili bölümde, tümevarımsal mantıkla ele alınacak kuramlara, tümevarımsal mantığın yardımıyla kanıt önermelerine bağlanışından önce, belirli bir olasılık verilmesi zorunluğu üzerinde durmuştuk. Popper'a göre, olasılığın, örneğin yanılış kuramların olasılığının sıfır ve doğru kuramların olasılığının "bir' sayılması gibi, bazı akla uygun koşullara dayandırılması halinde buna olanak yoktur. Tümevarımsal mantık asla gerçek kuramlara uygulanamaz. 3-Bu, olanaklı olsa bile, arzu edilecek bir şey değildir. Çünkü olası kuramlara değil, olası-olmayan kuramlara gerek vardır. Pop- per'in görüşü yalnızca görünüşte paradoksaldır. Tümevarımsal mantıkta, kuramların, bunlara belirli bir olasılık veren kanıt önermelerle ilişkisi kurulur. Kuramların, önermelere uygunluğu arttıkça, olasılıkları da yükselir.
Sayfa 129Kitabı okudu
İnsanoğlu kendi varlığında bir bağımsızlık özelliği algıladığında, yapıp etmelerinde kendine mahsus, kararı kendinin verip uygulayabildiği bir iktidar alanı bulunduğunu sandığında kendini Allah karşısında bir taraf, bir "yan" kabul eder. Hakk'ın kendinden sadır olduğu zannına kapılır. Bağlantılı kılan ilkeye tabi olmaksızın doğru davranabileceği görüşü edinir. Bu yan'a çekilme tutumu yanılıştan, yanlıştan başka bir şey değildir. Bu yanılış bir bozulmadan ibaret olduğu halde, taraf olmada inat eden insan heva ve heveslerini Allah'a doğrulatma çabasına girişir.
Sayfa 35 - Şule - 1998
Reklam
Bizim dilimizde, Türkçe’de “doğru” doğurudur “yanlış” ise yanılış. Gerek kainatın düzeninde, çekip çevrilişinde ve gerekse toplumun biçim alışında, işleyişinde doğurucu olanı, verimli, üretken, bereketli olanı doğru sayıyoruz ve saymamız gerekiyor. Doğru demek hayatın savunulması demektir. Buna karşılık yanlış bir bütün olarak tabiatı ve toplumu asıl doğrultusunda seyretmekten alıkoyma, onu yan’a çekme, yanallaştırarak yolundan saptırmadır. Dünya hayatı dediğimiz oyunda yananlar yanılışa uğrayanlardır.
Sayfa 31 - Tiyo Yayınları 6. BaskıKitabı okudu
Büyük Yanılış
Esas problemimiz, spesifik olarak feminizme tutunmaya çalışmak değildi. Feminizm dersini bizim aşılayacağımızı, bizim okulumuzun dersin aşılanacağı yer olacağını ve dersin metodumuz, pedagojimiz feminizm aracılığıyla aşılanacağını varsaymaktı. Öğretmenin mümkün olduğunu farz etmiştik.
Sayfa 375
Bizim dilimizde, Türkçe'de "doğru" doğuru'dur; "yanlış" ise yanılış. ... Dünya hayatı dediğimiz oyunda yananlar yanılışa uğrayanlardır.
Bunca kabule bir itiraz gerekir, bunca sanıya bir kanaat, buna doğruya bir tek yanlış, yanılış....
Sayfa 94
Reklam
İnsanoğlu kendi varlığında bir bağımsızlık özelliği algıladığında, yapıp etmelerinde kendine mahsus, kararı kendinin verip uygulayabildiği bir iktidar alanı bulunduğunu sandığında kendini Allah karşısında bir taraf, bir "yan" kabul eder. Hakk'ın kendinden sadır olduğu zannına kapılır. Bağlantılı kılan ilkeye tâbi olmaksızın doğru davranabileceği görüşü edinir. Bu yan'a çekilme tutumu yanılıştan, yanlıştan başka bir şey değildir. Bu yanılış bir bozulmadan ibaret olduğu halde, taraf olmada inat eden insan heva ve heveslerini Allah'a doğrulatma çabasına girişir.
ama, garip şey, ben insanlara karşı aşırı derecede önem ve değer verdiğim için böyleyim; bunu da ben biliyorum. insanlara bu kadar değer vermeseydim, bana ne eşekliklerinden yanılış ve yanlışlarından der geçerdim. doğrusu da bu olurdu. yapamıyorum ama.. dert ediniyorum onları. onların küçülüşlerinde, aptallıklarında onurum inciniyor. buda size.. sizlere gurur çılgınlığı gibi geliyor.
Sayfa 169Kitabı okudu
Her doğuru olan bağlantı kuran ilkeye uyum gösteren, her yanılış ise kendini ihtiyaçtan vâreste görendir.