Gece İle Şafak, biraz önce bitti. Ve bende bittim... Biliyordum bu kitabın özel bir kitap olacağını, daha okumadan hissetmiştim. Yanılmamak güzel. Ben ağlamakla, mutlu olmak arasındaki o burukluktayım. Ağlamam Ceylan için, mutlu olmam Gece ve Şafak için. Kimsenin kaldıramayacağı acılar, önce küçük bedenlere, güzel, masum ruhlara, sonra da geleceğe sığdırılmıştı. Okurken hep boğazımda bir düğümle okudum. Kader, bu derece anlatılabilirdi. Aşk, bu derece hissettirilip, masumlaştırılabilirdi. Yaşın hiç ama hiçbir önemi yok! Öyle çok şey demek istiyorum ki ama kelimeler boğazımdaki düğümden ilerliyemiyor. Büyük, hem de oldukça büyük acıların sonunda geçte olsa mutluluğu yakalayan, bedenen büyümüş, ruhen hâlâ küçük ve masum bir çift... Yaraların kapanması, mutluluğa giden yolların açılması için, önce geçmişin kapılarının tamamen kapatılması gerekir. Acı belki hep oradadır ama sonunda mutluluk yanı başında... Gece ile şafak, acılarla başlayan hayatın, intikamla harlanan devamında, sonunda ulaşılan mutluluk... Fatma Ablam, ellerine emeğine sağlık. Gerçekten öyle güzel, öyle mükemmel kitaptı ki, benim için özellerimin arasında yerini ve beni de benden aldı.