"Doğru ama ne yapıyorsun onları?” + “Düzene sokuyorum. Önemli işlerle ilgilenen bir adamım ben.” “İpek bir atkım olsaydı, boynuma dolar nereye gitsem yanımda götürebilirdim. Bir çiçeğim olsaydı koparır yakama takabilirdim. Ama sen gökteki yıldızları koparamazsın ki.”
"Daha bugün keşke yanımda senden bir şey olsaydı da onunla avunabilsem diye düşündüm. Bir resim belki. Senin resmin." Bu onu şaşırttı. "Bir resim diyorsun," dedi. "Heykel değil" "Ah sevgilim, heykelin bana çok fazla azap verirdi," dedim. "Sana kalbimin kaldıramayacağı kadar çok benzerdi."
Reklam
Şimdi yanımda olsaydı böyle üşümezdim albayım..
Sayfa 460 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir şey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından. Yanındakine dönüp 'Gördün mü se de?' diye soramaz ki. Bilemez ne gördüğünü. Soracak kimsesi yoktur ki. Ben de burada bir şeyler gördüm. Sarhoş da değildim. Uyukluyor muydun onu bilmiyorum. Yanımda biri olsaydı, 'Uyukluyordun' derdi belki bana, ben de o zaman 'Tamam' derdim kendi kendine. 'Öyle bir şey görmemişim.' Ama şimdi hiç bilemiyorum görüp görmediğimi."
Sayfa 88
-Hər şeyə rəğmən məni sevən qadın olsaydı... O, sadəcə deyərdi: "Cek, heç yerə getmə, burada, mənim yanımda qal, çünki səni çox sevirəm. Ola bilər ki, pulumuz olmasın, kasıb yaşayaq. Ancaq mən səni hər halında, hər zaman sevəcəyəm". Cek bu sözləri deyib başını aşağı saldı. Qüssələnmişdi.
Sayfa 251 - İNSANA VƏTƏNİNİ NƏ QƏDƏR PUL SEVDİRƏ BİLƏR?Kitabı okudu
Reklam
Depremde donarak ölen Elif Eylül
"Merhaba, ben Elif Eylül. Lütfen beni bu enkazdan çıkarın. Bulunduğum ortam dar bir ortam. Bacaklarım uyuştu, annemi, elimi bacaklarımın arasına soktuğumda, kardeşimi ya da annemin saçını hissedebiliyorum. Lütfen bana yardım edin. Elif Apartmanında oturan bir insanım ben. Lütfen bana yardım edin. Dokuz yaşında küçük bir çocuğum ben, küçük bir çocuğum ben." "Merhaba gene ben. Gene bir kayıt. Annem galiba gerçekten öldü. Beni de hiç kimse duymuyor. Telefonun şarjı da bitmek üzere, yüzde 7. Galiba artık ben de öleceğim. Allahım sana geliyorum Allahım." "Yeni kayıt. Çok kötü üşümeye başlıyorum artık. Gerçekten ölürsem mutlu olacağım... Enkaz, deprem yanımda düdük gibi bir şey olsaydı şu an kurtulmuş olabilirdim ama hiçbir şey yok yanımda... Hayatımda gördüğüm en kötü gün. Annemin resmen kanına dokundum kanına. Çok kötü ..." "...Görüşmek üzere hayat."
"onu çok özlemiştim, yalnızlıktan ve korkudan ağladığımda yanımda olsaydı daha güçlü olabilirdim."
Sayfa 198 - portakal kitap. nisan, 2024.Kitabı okudu
Yerle göğü bir­ birine katan, benden geriye kalmış ne varsa, paçavralar, bö­lük pörçük heceler, harfler halinde sağa sola savuran uğultu­lu fırtınada alelacele toparlanmalı, kurtarabileceklerimi kur­tarmalıydım. Kolay olmayacak. Hayatıma sahip çıkmalı, ikişer üçer geriye alarak yılları, makaraya sararcasına sarmalı, sakla­yabileceğim bir yürek kuytusu bulmalıydım. Koşar adım ge­riye doğru, bir başlangıçtan ötekine, bir gün doğumundan batımına, anıdan anıya, taştan taşa... Sıra bana geldiğinde. Tek bir kişi olsaydı yanımda, orakla biçercesine geçmişin başaklarını, bir çırpıda biçer ve ona sunardım. Ellerimi tutması, başımı göğsüne yaslaması, hiçbir şey söylemeden tutması için yalvarırdım . Kolay olmayacak. Yalvarır, ağlar çökerdim. Beni öldürmesi, ama ölmeme izin vermemesi için yalvarır, ağlar, çökerdim. Bir çift gözle bakışabilseydim eğer, her şeyi gören, herkesi esirgeyen göğün alçalmış tavanında, bir kanat çırp­ması duyabilseydim, rüzgar esseydi keşke kuytuluklarda, be­ni hayatın sonsuzluğuna inandıracak bir yaprak, bir ot belir­seydi taşların arasında...
Yanimda birisi olsaydı aglayacak kadar mesut olurdum. Kimsesiz, terk edilmiş, işsiz, serseriydim. Şimdi geçmiş ağustos öğleleri, akşamları, mavi deniz, karpuz kokuları duyuyordum. Halbuki buraya girmeden evvel her şeyder tiksinmiş, çok uzakta da olsa bir intihar havası koklamıştım.
Reklam
Yanımda olsaydı, her şeye katlanabilirdim. Ne olursa olsun, herhangi bir şeyin katlanılmaz olduğu korkusuna izin vermezdi.
"Gece burada tek başına bir adam düşün, işte ya kitap okuyor ya da bir şeyler düşünüp öylece oturuyor. Bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte. Bir şey görünce bile onu gördüğünden emin olamaz, gösterecek kimsesi olmadığından. Yanındakine dönüp, 'Gördün mü sen de?' diye soramaz ki. Bilemez ne gördüğünü. Soracak kimsesi yoktur. Ben de burada birşeyler gördüm. Sarhoş da değildim. Uyukluyor muydum onu bilemiyorum. Yanımda biri olsaydı, 'Uyukluyordun,' derdi belki bana, ben de o zaman, 'Tamam.' derdim kendi kendime, 'öyle bir şey görmemişim.' Ama şimdi hiç bilemiyorum görüp görmediğimi."
Eve haklıyım ama haklı olmak güçlü olmaya yetmiyor işte. Keşke dünyanın bütün haklılılıkları senin olsaydı da sen yanımda kalsaydın.
Sayfa 192Kitabı okudu
Oğlumu güzel şeyler söylemeye alıştırmak için ; her sabah torbasını peynirli patlamış mısırla doldurup yanımda taşıyordum. Bana "bu sabah hava soğuk ama en azından sıcacık ceketim var", dediğinde ona bir parça mısır verirdim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.