Yerle göğü bir birine katan, benden geriye kalmış ne varsa, paçavralar, bölük pörçük heceler, harfler halinde sağa sola savuran uğultulu fırtınada alelacele toparlanmalı, kurtarabileceklerimi kurtarmalıydım. Kolay olmayacak. Hayatıma sahip çıkmalı, ikişer üçer geriye alarak yılları, makaraya sararcasına sarmalı, saklayabileceğim bir yürek kuytusu bulmalıydım. Koşar adım geriye doğru, bir başlangıçtan ötekine, bir gün doğumundan batımına, anıdan anıya, taştan taşa... Sıra bana geldiğinde. Tek bir kişi olsaydı yanımda, orakla biçercesine geçmişin başaklarını, bir çırpıda biçer ve ona sunardım. Ellerimi tutması, başımı göğsüne yaslaması, hiçbir şey söylemeden tutması için yalvarırdım . Kolay olmayacak. Yalvarır, ağlar çökerdim. Beni öldürmesi, ama ölmeme izin vermemesi için yalvarır, ağlar, çökerdim. Bir çift gözle bakışabilseydim eğer, her şeyi gören, herkesi esirgeyen göğün alçalmış tavanında, bir kanat çırpması duyabilseydim, rüzgar esseydi keşke kuytuluklarda, beni hayatın sonsuzluğuna inandıracak bir yaprak, bir ot belirseydi taşların arasında...