Yağmurun yağdığı, uykum kaçtığı ama badi parmağıma kuşun konmadığı bir Ekim akşamıydı. badi parmağı hangisi bilmiyordum.Çağın bütün yorgunluğu üstümdeymiş hissi gitmiyordu, gitmiyor da.
Murat Menteş 'in 'yanlış çağda yaşamanın stresi içindeyim.' cümlesine çadır kurmuştu ruhum, ruhum demişken nasıl oluyordu bu kadar hafif denilen şeyin ağırlığı omuzlarımda yaralar oluşturabiliyordu, 21 gram denilen ruh, nasıl üstümde tonlarla ağırlık yükleyebiliyordu.
Böyle girmiştim, ilk yazı yazmaya niyetlendiğim not defterime.
Şimdi onları okuyorum; yağmur yağmıyor, uykumun kaçacak bir hali yok, badi parmağıma konmuyor kuş.
ve hala ben badi parmağı hangisi bilmiyorum, belki kuş da bilmiyodur ondan konmuyordur. Neyse, Feridun Düzağaç iyi ki var.