içindeki sevgi toprağı verdi ulu yemişini o öyle yaratılmıştı sevmek ve sevgisini kendini vermek üzere, sevgide yanmak,yok olmak ve bir daha onmamak üzere...
Sonrası ve Hep
Hiç kimsenin acısı, başkasının eşiğiyle ölçülmez. Herkes başkasının uzağına dalmaya gönüllü, kıyısına yanaşmaya da teşnedir.
Reklam
"Konuşmamak ne iyi, bir bilsen. İnsan elbette konuşmak istiyor; dert yanmak, haklı çıkmak istiyor. Fakat kelimeler insana ihanet ediyor, insan kendine ihanet ediyor. Kendinden nefret ediyor."
Sayfa 387 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Yanmak bakımından şu mum kendisine ne kadar da benziyordu.
Aşkın bir bakış, belki kısacık bir göz kayması olduğunu düşündüğü ilk gündü o. Sonra geliştirdi düşüncesini: Göz kalbe iletiyordu güzelliği ve kalpte bir kıvılcım tutuşuyordu. Bu kıvılcım hem ışık, hem ateş olma potansiyeline sahipti. Işık olmanın yolu ateş olmaktan geçiyordu. Önce yanmak ve alevin ışığını süzerek nura döndürmek gerekiyordu. Gönülde tutuşan ateşi söndürmek için göz damla damla su akıtıyor, ancak göz yaşı ateşi sön- dürmekten ziyade onun hararetini arttırıyordu.
"Kişi âşık olmak gerek ma'şukunu bilmek gerek Aşk oduna yanmak gerek ayrık oda yanmaz ola"
Sayfa 53
Reklam
Ah... Yanmak isteyen kandilleri sebepsiz yere ve birdenbire söndürülen kuvvetin, bu alevi saklayacak kadar güzel yerleri var mıydı acaba?..
Beraber yanmak için yapılmış iki kandil...
Alevlerini, birleşmek istiyor gibi, birbirlerine eğerlerdi ve birisinin yetişemediği yeri öteki aydınlatırdı…
Kâğıt toplarken, bunu bir iş gibi değil, bir ders gibi yapardım. Okulda göremediğim ilgiyi, kendi kendime yaşatıyordum sanınm. Bulduğum her şeyi okurdum. Lise öğrencisiydim. Babamın nerede olduğunu bilmiyorduk, bir akşam valizini alıp çekip gitmişti. Hâlâ da görmedim. Belki ölmüştür. Ölmediyse de kendi bilir, biz onu öyle bildik. Annem günlerce evden dışan çıkmadı. Kocası onu terk ettiği için kendinden utanıyordu. Onu teselli edebilecek, akıl verecek kimsemiz yoktu. Babamın gidişinden bir hafta sonra dolapta yiyecek hiçbir şey kalmadı. Hiçbirimiz ne yapacağız diye düşünmedik. Düşünmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorduk. Düşünmenin ne olduğunu bilsek babam da düşünürdü, ben olmazsam ne yapar arkamdakiler der, gitmezdi. Arkadakiler bilmiyorlardı demek ki. Düşünmenin sadece kendine yanmak olduğunu sanıyorlardı. Babam kendi hayatını kurtarmak için basıp gitmişti, annem de evde kendine yanıyordu. Çoluk çocuk hak getire. Abim benden iki yaş büyüktü. Lise sondaydı. Bir gün okuldan dönerken, “Kâğıt toplayalım lan, satarız, paramız olur” dedi. Bir arkadaşı yapıyormuş, ondan öğrenirmişiz. Yapalım, dedim. Başka yapacak bir şeyimiz kalmamıştı zaten. Okuldan çıkınca kâğıt toplamaya başladık. Topladığımız atık kâğıtları satıyor, eve alışveriş yapabilecek parayı kazanıyorduk.
İyi aile çocuğu olunca, yanmadan öğreniyorsunuz ateşten uzak durmayı. Ama hiç değilse bir kere yanmak lazım.
Sayfa 251 - Can, 22. BaskıKitabı okudu
Reklam
Yanmak var sana yaklaştıkça biliyorum Yok olmak var, kahrolmak var, kül olmak var.
Sevmek Üzerine
676. "Sevmek için yanmak gerekmiş, hep acıyacak mı bir yerimiz?" Silvan Güneş Biyografi Yazarı #biyigrafistim #biyografist #biyografiyazari #sg
Sayfa 51 - Sss
“Fizik der ki; seni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın.”
Bilmem hangi âlemden bu toprağa düşeli; Yataklara serildim, cam kırığı döşeli… Kafam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut, Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım; Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde; Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde. Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum; Kalmadı eşya ile aramda hiçbir uyum. Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir! Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.