Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar sizi hatırladıkça yaşarsınız çünkü. İnsanlar ölmekten korkar ama aslında unutulduğumuzda ölürüz. Ve belki de bu yüzden sevdiklerimiz ölseler bile ölümsüz..
Distopyada Aşık Olmak
Kimileyin ölümün, üstüne yattıkları yatak kadar yakın oluğunu apaçık duyumsuyorlar, ve cehennemde yanmak zorunda bırakılacak ruhların saatin gelmesine beş dakika kala zevkleri son bir kez tatmak istemeleri gibi, umarsız bir şehvetle birbirlerine sarılıyorlar, ayrılmıyorlardı.
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
bu bilgi çok hoşuma gitti
Bir rivayete göre Platon, o kadar yakışıklı ve güzel bir adammış ki bütün kadınlar ona aşıkmış ama Platon - Harmonia ile birleşememesinin de sebebi olan - idealleri için hiçbir kadına bağlanmamış. Onun için karşılıksız aşka düşenlere Platonik denilmiş.
Sayfa 52
Bilmem hangi âlemden bu toprağa düşeli; Yataklara serildim, cam kırığı döşeli… Kafam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut, Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım; Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde; Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde. Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum; Kalmadı eşya ile aramda hiçbir uyum. Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir! Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık.
"Düşünmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorduk. Düşünmenin ne olduğunu bilsek babam da düşünürdü, ben olmazsam ne yapar arkamdakiler der, gitmezdi. Arkadakiler bilmiyorlardı demek ki. Düşünmenin sadece kendine yanmak olduğunu sanıyorlardı."
"Güzel olanı masumiyeti, Çekici olanı ateşi temsil eder; kadının... Sevmek ve sevilmek isteyen masumiyeti seçsin, Yanmak isteyen ateşe dokunsun."
Sayfa 7 - İkinci Adam Yayınları (003)Kitabı okudu
Reklam
"Hararet ve su, benim yatağım ve yastığımdır: Yanmak ve boğulmak. İşte benim ayinim!"
Sayfa 127 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Mutlu denilen kişilerden biri misiniz?
''Mutlu denilen kişilerden biri misiniz? Öyleyse her gün üzüntü çekiyorsunuz demektir. Her günün bir büyük kederi ya da küçük tasası vardır. Dün sevdiğiniz bir kimsenin sağlığı için endişeleniyordunuz; bugün kendi sağlığınız sizi korkutmaktadır; yarın bir para sıkıntısı baş gösterecektir; öbür gün bir iftiracının acı sözü, daha öbür gün bir dostun felaketi; ardından havanın durumu, sonra kırılan ya da kaybolan bir şey, daha sonra vicdanınızın ve belkemiğinizin hoş karşılamadığı bir zevk; bir başka gün memleket işlerinin gidişatı. Kalp acıları da cabası. Ve bu böylece sürüp gider. Bir bulut dağılır, bir başkası oluşur. Yüz günden belki ancak bir tanesi tam bir neşe, tam bir güneş içinde geçer. Ve düşünün ki, mutlu olan şu az sayıda kişiden birisiniz! Diğer insanlara gelince, sürekli durgun gecedir üzerlerindeki. Düşünceli kimseler az kullanırlar “mutlular” ve “mutsuzlar” sözlerini. Besbelli bir başka dünyanın bekleme odası olan bu dünyada mutlu kişi yoktur. İnsanlar arasındaki hakiki bölünme şudur: aydınlıktakiler ve karanlıktakiler. Karanlıktakilerin sayısını azaltıp aydınlıktakilerin sayısını çoğaltmak; işte amaç budur. Bunun için haykırıyoruz: Öğretim! Bilim! Okumayı öğretmek, ateş yakmaktır; okunan her hece bir kıvılcımdır. Ne var ki aydınlık demek, mutlaka sevinç demek değildir. Aydınlıkta da acı çekilir; aşırı ışık yakar. Alev, kanadın düşmanıdır. Uçmayı kesmeden yanmak; işte dehanın mucizesi budur. Bildiğiniz ve sevdiğiniz zaman da acı çekeceksiniz. Gün, gözyaşlarıyla doğar. Aydınlıktakiler de ağlar; hiç değilse karanlıktakiler için.
İletişim Yayınları , İletişim Klasikleri
Zaten aydınlık demek illa ki sevinç anlamına gelmez. Aydınlıkta da acı çekilir; ateşin fazlası yakar. Alev kanadın düşmanıdır. Uçmaya ara vermeden yanmak dahinin mucizesidir. Bilgilendiğinizde ve sevdiğinizde daha fazla acı çekersiniz. Gün gözyaşlarıyla doğar. Aydınlıktakiler En azından karanlıktakiler için ağlarlar.
Cehennem geride bıraktıklarına, bir daha asla kavuşamayacağını anlamaktır. Ve geçmişin hatıralarıyla yanmak...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.