Çıkmak istiyordum. Nasıl olursa olsun, bir karadelik bulup, lavabo süzgecinden ya da berbat bir bataklığa saplanıp kaybolup gitmek. Üç gün televizyon izlemezlerdi yalnızca. Hem fena mı olurdu, en azından bir işe yarardı bu ritüel. Hayatı sorgulatırdı kırk gün kadar. Bir yıldıztozu olduğuma inandım, kurt cobain'den alarak aptal sarı sıvıyı. Bunu yapmak, yanmak ve kaybolmak... Sönerek, dediği gibi, sert bir cisim olurum eğer haksızlık görürsem. Düşündüm de hayat, ölüme karşı yapılmış bir adaletsizlik değil de nedir?! Başa saran bu filmde oynamak kaosu bitirmiyor. Kostümüm olan ruhumu çıkartıyorum. Şafak Şengün
Benim Hikayelerim III
Valla nereden bulaştık bu işe bilmiyorum.Böyle aşk dediğin şey yanmak ise ben kül olmuşum yani.Böyle bütün rüzgarları sırtıma almışım; o güzelim yüzlerinize, gülüşlerinize, ellerinize, böyle kadehlerinize dökülüyorum tek tek yani. Bazen en başından bellidir filmin sonu da lakin görmek anlamak istemez işte insanoğlu. Böyle sonunu bildiğin halde
Reklam
ARTIK SUSTUM EY SEVGİLİ
Aşk dediğin beklemektir Ey Sevgili! Kays gibi Mecnun olana kadar, Hz. Yakup gibi aydınlığa hasret kalana kadar beklemek bekleye bekleye gözden olmak, sözden olmaktır. Ve beklemek dünyanın en asil eylemidir, eğer beklenene değecekse. Bilesin!
Sana gelmek istiyorum yorgun akşam üstlerinde. Mahzun bir matem sarmışken her yanımı, Güneş üstümüzden çekip giderken, Kuşların meskun mahallerden el çektiği, Ve akşam sefalarının leş gibi dünyaya inat, Mis gibi koktuğu vakitlerde gelmek. Sana gelmek istiyorum, Koşar adımlarla seyr-ü sefana avdet etmek. Yanmak istiyorum belki de ateşinin korunda. Ben kül olmaya razıyım senle olduktan sonra. Sana gelmek istiyorum her gün, Her gün doğumunda sana kavuşmak, Her umutsuz ya da her takatsiz kaldığımda. Yeniden başlangıçlarım ol istiyorum. Sırf dört elle tutunayım, Sımsıkı sarılayım hayata diye gelmek istiyorum sana. Biliyor musun? Kapalı bilincimin açılış sahnesi gülümsemen. Gözlerin, yazılmış her hikayenin en mutlu sonu, Sen nihavent her şarkının okunmuş en güzel güftesi, Sen İbrahim Sadri'nin şiirlerinde ki o buğulu sesi. Ve ben sana gelmek istiyorum her sevda vakti.
Mansur Halaj'a aşk nedir diye sormuşlar. Dedi ki, Sevgi bugün, yarın ve yarından sonraki gün gördüğün şeydir. O gün onu astılar ve öldürdüler. Ertesi gün cesedini yaktılar. Ve hemen ertesi gün küllerini rüzgara savurdular. Yani aşk ölmek, yanmak ve yok olmaktır. Attâr-ı Nîşâbûrî
Kimi zaman yüreği yanarken insanın , kimi zaman da yüreği üşürmüş. Yanmak ve üşümek ne kadar birbirine zıt olsa da yürek konuşmaya başlayınca aynı anlamı taşırmış. Yanan bir yürek kâinata merhamet nazarıyla bakarmış. Bu yol yanmadan yürünür mü hiç ? Yanmadan, acıyı iliklerine kadar hissetmeden güle oynaya yürünür mü hiç ? Cefa çekmeden, zahmet vermeden yürünür mü sandın ? Hz. Yusuf neden kuyuya atıldı ? Neden Hz. İbrahim hem ateşle, hem evladıyla sınandı ? Âlemlerin sultanı(s.a.v.) neden taşlandı ? Musibet ince bir çizgidir.Bazen Allah'tan uzak yaşayanların başına gelirken , bazen ise Allah'ın en sevdiği kullarının başına gelir. Birisine uyarıdır, diğerine ise sevginin tecellesidir. Bu yüzden musibeti kendine reva gör ey nefsim ! Zindanları medreseye çevirme derdinde ol. Saray ise Allah'ın lütfu..
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.