Nasıl bir yazar?
Sevdiğim yazar, yazdıkça AKLININ YİTİMİNİ hissettiren yazardır, normalliğin ve dilin sınırlarını aşındırması, aşması gerekir. Bu yitiş, ya yeni bir aklın icadıdır ya da verili aklın yıkılışıdır. Hayvanlaşan, tanrılaşan, kadınlaşan, çocuklaşan ya da hiçleşen insan-oluş. Kendini yıkarak oluş-an, bir damla suda okyanusu taşıyabilen, durgun suda boğulan, akan suda coşan, akışlarını diğer akışlara bağlayabilen, üreten arzu. Kelimeleri bir arzu olarak aktıkça okurunun akışlarına ortak olmasının yanında aktığı yerlerden birşeyleri koparıp akışına dahil etmesi gerekir. Yapay bir gölde durdukça çürüyen, balıkları bile öldüren durgun su olarak değil, akarsular gibi coşması gerekir. O ritmin yakalanması ve kaçırılması gerek. Yaşadığımız çağı ve bu çağdan çıkışı aksi takdirde anlatmak mümkün müdür? Her şeyi normalliği ölçüsünde anlatan “piyasacı yazar” bunu bir iş olarak meslekten yapıyordur kağıt ve mürekkep israfı olarak. Daha kötüsü bir ağaç israfı olarak; bir ağacı daha iyi birşeye dönüştüremememiştir çünkü. Yeterince akıllı yazarımız var, bize deli yazarlar gerek.
Mükemmel / Doğa ve Ağaç
Beynine ağrılar girene kadar düşünmesine rağmen bir türlü anlayamadığı asıl şeyse, iletişim teknolojilerinin resmen katlanarak gelişmesine, ilerlemeden ilerlemeye koşmasına rağmen, diğer bir iletişimin, yani gerçek, seninle benim aramdaki, sizinle bizim aramızdaki gibi bir iletişimin böylesine karmaşık bir çıkmaz sokaklar ve sahte caddeler ağına mahkum olması, olayları ifade etme konusunda da, gizleme konusunda da böylesine sinsi olmasıydı. Tertuliano Maximo Afonso ağaç olup olmamayı pek umursamıyordu, zaten istese de ağaç olamayacaktı, yaşamı boyunca, yaşamış ve yaşayacak olan tüm insanlar gibi, bitkisel canlıların üstün deneyimlerini asla tadamayacaktı. Üstün, veya en azından biz öyle sanıyoruz, çünkü şimdiye dek kimse bir meşe ağacının otobiyografisini veya anılarını okumuş değil. Öyleyse bırakalım Tertuliano Maximo Afonso ait olduğu dünyanın, doğal ve yapay her türlü şekilde bağnnıp kurumlanan adam ve kadınlarla dolu bu dünyanın dertleriyle uğraşsın, ve ağaçlar alemini rahat bıraksın, onların başı zaten fitopatolojik hastalıklarla, elektrikli testerelerle ve orman yangınlarıyla fazlasıyla dertte.
Sayfa 193 - Kırmızı Kedi Yayınları 2.Baskı Çev: Emrah İnceKitabı okudu
Reklam
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
Meyvesi tükenmeyen bir ağaç olurdun.Kendinden sonra gelen tüm insanları bileliğin,paylaşımcılığun ve erdeminle doyururdun.Sen bir ağaç olsaydın inanılmaz uzun bir ömre sahip olurdun.
Sayfa 36 - İskenderiyeKitabı okudu
Hiçbir ağaç yoktu etrafta, ekili arazi ya da şu kaynağı da yoktu, hiçbir insan böyle yapay bir yerde yaşayamazdı! Yerdeki bu madde ve çizgiler de neyin nesiydi !?
Sayfa 131Kitabı okudu
180 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.