Lamia; Kınalı Yapıncak...Küçük, sade , biçare kız çocuğu...
Kenan; uzun mahrumiyet ve ümitsizlik senelerinden sonra gelmiş muvaffakiyet , şöhret ve saadetle sarhoş, hodgam , görgüsüz zavallı...
Peki boyle yüksek bir insanın zavallı, sade bir Kınalı Yapıncak'a gönül bağlaması, hayatını vakfetmesi mümkün müydü?
Nasil güzel bir eser okudum yine...Reşat Nuri Gültekin 'in usta bir dille ve betimlemelerle , bireyin kendi iç çatışmasını ve bireylerin birbirleri ile olan çalışmalarını yansıttığı , yetişme tarzı ve yerininin ruha da işlediğini anlatan sevgi ve duygu dolu eseri...
Daha evvel "Acımak" ve "Çalıkuşu" eserlerini okumuştum ama bunun yeri apayrı oldu.Aklım bir ara Selvi Boylum Al Yazmalim filmine , bir ara Kürk Mantolu Madonna eserine gitti.Sonunda çok duygulandım, çok başarılı bir anlatımı vardı.Eski kelimeler oluşu ayrı keyifliydi.
Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.Ve Şem'i Dede 'nin şu sözünün kulağınıza küpe olmasını :
"...Herkes kendi yolundan gitse , herkes mesut olacak evlat...Hep kabahat bizde...Ezelde çizilmiş yollardan inhiraf ediyoruz..."