Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Apartman girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent? + Hangisini? - Otomatik yanan, sensörlü lamba. + Hayır. - Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece. Önüme baktım. “Neden kırdın?” Cevap yok “Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle.” “Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?” “Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.” “Beni görünce yanmıyordu baba.” “Nasıl ya?” “Görmezden geliyordu, yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni.” “E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.” “Hadi ya! Sahiden mi?” “Evet. Ucuzundan takmışlar.Bizimle bir alakası yok!” Babama sarıldım, yıllar sonra.
Annen var mı senin? - Var tabiî. - Ne iş yapar? - Çamaşıra gidiyor. - Sen ne olacaksın büyüyünce? - Ben mi? dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. -Ben, dedi, boyacı olacağım. - Ne boyacısı? - Kundura boyacısı. - Neden kundura boyacısı? - Ya ne olayım? - Doktor ol, dedim. - Olmam, dedi. - Neden ? - Olmam işte. - Neden ama? - Doktoru sevmem ki. - Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu ? - Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan. - Ama annen iyileşti. - Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben. - Peki, dedim, öğretmen ol. - Ben mektebe gitmiyorum ki. - Neden? - Öğretmen beni dövüyor. - Neden? - Yaramazlık ediyorum da ondan. - Sen de yaramazlık yapma. - Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki. - Öğretmenin yapma dediği şey, dedim. - Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de dövdüm onu. Öğretmen de beni dövdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi dövmedim. Yaramazlıkmış diye. Bir kaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye dövdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem dövdüler, hem mektepten kovdular. - Çok fena yapmışsın. - Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki. - Ne olmak istiyorsun ya? - Boyacı olacağım dedim ya. Sait Faik Abasıyanık
Reklam
Bunca yıl herkesten kaçtın En sonunda buldun sandın Ansızın içini açtın "Yapma" dedim yaptın gönül.
Dedim ki bu kız kaçmaz Gördüğüm anda onu dedim "Kaçmaz!" Mantığım duygularıma der "Yapma!" "Bakmaz bu kız dönüp de sana bakmaz!" İmkânsız, be hayrola Bu kalp ona doğru atıp durur dedim
“Ya ben?” dedim. Korkuma yenildim ve gözlerim yaşlarla doldu. “Yapma ama bazen benim de hayal kurmaya hakkım var.” “İyi de hayalinde bana yer vermedin ki. "Ben bütün hayallerimde sana yer veriyorum, Portuga.”
Sayfa 158 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ben konsomatrisim’ diyordu kadın. Ne de olsa Paris’ten gelmişim. Az çok Fransızcam var. Kaldığım evin kapıcısıyla iki üç sefer, birkaç kez de havayolları bürosundaki kadınla pratik yapma fırsatım olmuştu. Konsomatris! Yani consommatrice. Yani tüketici. Bir yanıt vermem gerekiyordu. ‘Hepimiz öyle değil miyiz?’ dedim...
520 syf.
·
Puan vermedi
·
25 günde okudu
Bazen bir aşk, bir sevgili, hiç olmazsa bir dost yahut bir arkadaş sizi kendi hudutlarınızla tanıştırabilir. Kendi merkezinden uzaklaşmak, senden olma fakat senin henüz ayak basmadığın toprakları önüne serebilir. Hep uzaklarda gördüğü çiçeği kendi toprağında yetiştirmek umudu, insana tabiatına ters de olsa bir şeyler yapma cesareti verir. Martin karakteri de işte böyle, tüm totaliter sınıf kavramlarını yıkarak kendi benliğini işleyip parlatmaya başlıyor ve durmadan, durmadan, durmadan... Yazıyor, konuşuyor, onaylanmıyor, okuyor, tekrar tartışıyor, yazıyor yazıyor... Yaşadıkları zaman zaman öyle bir noktaya geliyor ki bir okur olarak hem meraklanıyorsunuz hem de onun bu azmi gözlerinizdeki feri söndürüyor zaman zaman. “Hadi be adam!” diyorsun umut dolu olduğun bir gün, “sık dişini!” Ertesi gece, günün yorgunluğuyla ayaklarını uzatıp birbirine sürterek “Olmuyor işte, bırak artık! Sen de rahatla ben de!” diyorsun. Kitap sanki evin içinde bir yerde okunmayı beklerken dahi Martin’in daktilosu tık tık’lamaya devam ediyor... Çok geç kaldığım bir kitapmış, keşke yirmili yaşların başında okusaymışım dedim. Tanıdığım en çalışkan ve azimli karakterlerden biriydin Martin. Seni çok mu çok sevdim.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,3bin okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.