Tereyağı ve şeker… 🕊️
Kocası olmayan yaşlı kadın, tereyağı yapıp bakkala günlük olarak satıyordu.
Ancak bakkal tereyağını hiç tartmıyordu.
Bir gün aklına bir şüphe düştü ve kadının getirdiği yağı tartmaya karar verdi.
1 kg olarak olarak aldığını sandığı tereyağın aslında 900 gram olduğunu görünce çok sinirlendi. Ve ertesi gün kadın dükkana gelince bakkal, “Bir daha senden tereyağı almayacağım.” dedi.
Yaşlı kadın üzülerek, “Efendim bir yanlışım mı oldu?” diye sordu.
Bakkal,”Senin bana verdiğin yağ 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın?” dedi.
Bunun üzerine kadın şöyle cevap verdi; “Efendim benim terazim yok, daha önce sizden 1 kilo şeker almıştım onu tartı olarak kullanıyorum.” dedi.
Tabi bakkal utancından ne yapacağını şaşırdı.
Böyledir işte dünya, ne ekersen onu biçersin. Kime ne verirsen onu alırsın.
#alıntı
Kürk Mantolu Madonna ’yıda yakın zamanda okursanız onun dünyasını daha fazla girebildiğinizi farkedeceksiniz. Kitabın konusunu hemen hemen birçok arkadaşımızın bildiğini düşünüyorum. Okumayanlar ise konusu çok gerçek,samimi ve bizden diyebilirim. Hayata gerçekten çok farklı pencerelerden bakmanızı sağlayacağını düşünüyorum. Burdan ana karakterlerimizden Ömer’e ayrıca seslenmek istiyorum Allah seni bildiği gibi yapsın kardeşim. Yaptığın yanlışlar,iç dünyanda yaşadığın çelişkilerle resmen beni içine çektin. Macide hanıma gelince özellikle iradesinden etkilenmedim desem ayıp olur. Güçlü,ağır başlı ve kontrollü, sadece kendisi için değil ikisi için de doğruluğuna inandığı şeyi tüm arzularına rağmen yapmaktan alı koymadı kendini.Bu konuda saygım sonsuz ancak döneminden kaynaklı olsa gerek kitabın son satırına kadar aciz ve bir erkeğe bu kadar bağımlı olmasını sindiremedim. Bu konuda haklısın haksızsın tartışırız burası sonuçta bir kitap platformu.Sonuçta o zamanlar toplumda kadınlara bakış açısınıda bize gösteriyor. Kitap hakkındaki tek isyanım bu olabilir. Macide hanımın nezdinde tabi. Konuyu toparlayalım. Özellikle karakter analizine söylenecek söz bulamadım. Düşüncelerin tasviri tam yerindeydi. Ömer’de de,Macide de de Bedri’de de kendimden bir şeyler buldum. Sabahattin Ali’nin ömrü keşke daha uzun olsaymış kim bilir ne şaheser eserlerine şahit olacakmışız. Ruhu şâd mekanı cennet olsun.
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,8bin okunma
Kocası olmayan yaşlı kadın, tereyağı yapıp bakkala günlük olarak satıyordu. Ancak bakkal tereyağını hiç tartmıyordu. Birgün aklına bir şüphe düştü ve kadının getirdiği yağı tartmaya karar verdi. 1 kg olarak olarak aldığı tereyağın aslında 900 gram olduğunu görünce çok sinirlendi. Ve ertesi gün kadın dükkana gelince bakkal, “Bir daha senden tereyağı almayacağım.” dedi.
Yaşlı kadın üzülerek, “Efendim bir yanlışım mı oldu?” diye sordu.
Bakkal,”Senin bana verdiğin yağ 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın?” dedi.
Bunun üzerine kadın şöyle cevap verdi; “Efendim benim terazim yok, daha önce sizden 1 kilo şeker almıştım onu tartı olarak kullanıyorum.” dedi.
Tabi bakkal utancından ne yapacağını şaşırdı.
Böyledir işte dünya,ne ekersen onu biçer. Kime ne verirsen onu alırsın.
Ebru Ince 'in düzenlemiş olduğu etkinlik sayesinde bu sözü, "Mart ayı, Aziz Nesin ayı" na evirmiş bulunuyoruz. Dertse dert, hüzünse hüzün, mizahsa mizah, yergiyse yergi, edebiyatsa edebiyat...Hepsi en sağlamından, temeline kadar!
Ne mutlu ki, bu ay, platformda sağımız, solumuz,
Öncelikle böyle bir kitabı nasıl anlatacağımı, yazılanları nasıl aktaracağımı bilemiyorum. Konunun hassasiyeti ve benim de konu hakkındaki altyapımın pek sağlam olmaması dolayısıyla, değerlendirmemde değindiğim konularda bir eksiklik veya bir yanlışlık olmuş ise şimdiden özür diler, tarafınızdan düzeltilmesini rica ederim. İki gündür çok etkisinde
Seksen yaşındayım ve geçen yıl, yetmiş sekiz yaşında ölen eşim, son nefesini vermeye yakın, “var mı bir isteğin?” diye sorduğumda, kedilerden nefret eden bana dedi ki, “lütfen kedimize iyi bak…” Evimizdeki kedinin, eşimin değil, ikimizin de kedisi olduğunu, evladımız olduğunu daha yeni anlayabildim. Meğer bir kedide eşimin kokusunu, sevgisini,
Beni hiç tanımayacak, hiç tanıyamayacak olan sana. Benden sana bir sitem mektubu. Ne yazık ki benim mektubum seninki kadar ince değil.
Bugün sana bu satırları yazmak için doldurdum kalemime mürekkebi. Senin için ışıkları söndürüp mumumu yaktım ve sözsüz bir şeyler dinliyorum. Şu an sadece seni anlamaya çalışıyorum ve evet, sen beni hiç
Baştan sona utanç verici bir kitap. Yazar ilişkilerindeki başarısızlığını anlatıyor ama sorunun bir türlü kendisinde olduğunu göremiyor! İnsanın ilk kendini sonra çevresini düşünmesi bencillik değildir! Eğer sevgi adına bir eylem yaptıysan, aynısını karşıdan beklemeyeceksin. Beklersen yaptığın sevgiden çıkar, çirkin bir şey olur. Bunu bir türlü
Seksen yaşındayım ve geçen yıl, yetmiş sekiz yaşında ölen eşim, son nefesini vermeye yakın, “var mı bir isteğin?” diye sorduğumda, kedilerden nefret eden bana dedi ki, “lütfen kedimize iyi bak…” Evimizdeki kedinin, eşimin değil, ikimizin de kedisi olduğunu, evladımız olduğunu daha yeni anlayabildim. Meğer bir kedide eşimin kokusunu, sevgisini,