ZEHRAM
Bulutlar silüetini resmediyor Güneş yanaklarına tebessüm kondururyor Kaşların en nadir kuşların kanatlarında Saçının her bir teli rüzgarın kollarında Koşuyor gecenin en parlak yıldızlarına Bana gel Zehram en güzel tokalar dudaklarımın arasında Endişe etmesin o minik kalbin Ana şefkatiyle sana ninniler söylerim Zehram aş tepeleri var haneme Var sevdiğinin kalbine Savur efsunkar bakışlarını evimin her köşesine Nakışını işle kalbime Donat sofralarımı tebessümünle Bir avuç aşk ikram et bu gönül dilencisine Pamuktan yumuşak elini bas yaralarımın üstüne Güzelleşsin kabuk tutan acılarım Aydınlığa kavuşsun en karanlık yanım Yahut bırak beni karanlıklarda boğulayım Zehram boğulayım.
Sayfa 9 - Tilki Kitap
Sevmeler
Geceler Koyu karanlık geceler Sarar yine benliğimi Acılar Acılar ki yalnız bırakmaz bendeki seni Acıtır yakar gönlümdekini
Sayfa 22 - Tilki Kitap
Sevda
Bu bir sevda Kalbimin ritmini bozduran Ne de uzun kirpikleriniz var bayım Parktaki salıncakları andıran. Müsadenizle, yüreğinize salınayım. Şaşkınım bayım Sözleriniz diyorum, Aşkın sanki doğuşu gibi yeni bir lisanda En çok sizi duyuyor, sizi anlıyorum sussanızda. Yalnızlığıma sızan sözlerinizi mırıldanıyorum. Adımlarınız diyorum bayım, Şaşkınım, Öyle naif ki öpüyor gibi toprağı. Kalbimin ritmi bozuluyor bir aşağı bir yukarı. Gülüşünüz diyorum, Müsadenizle, uğruna şapka çıkarıyorum. Siz hep gülün bayım Ah bir de yüreğimde kalın. Bunun adı sevda Anladınız siz bayım.
Nazar
Nazarım mı değdi yüzüne Yere düştü bakışların Gücüm yetmez, elim uzanmaz Bir buseyle, bir dokunuşla Yüzünü yerden kaldırmaya. Büyüsüne kapılır giderim güzelliğinin. Ben şaşkın, gözler şaşkın, eller şaşkın. Masallardaki beyaz atlı prensi kıskandıracak kadar Parmakları kesmeye sebep Yusuf kadar... Bir ben miyim Züleyha olamayan Bir ben miyim Yusuf yerine kendimi zindanlara kapayan. Gözlerinin karasına hapsolan ben miyim. Ben miyim kendini kuyularda arayıp da bulamayan. Aşkına verdiğim savaşta Kalemim sağ elimden düşecek olursa, Sol elimle tutabilir miyim. Bir karış toprağa sığmasam da Mürekkebime karışır mı kanım... Kuyudaki son damlayla boğulan ben miyim. Ve o son damlayla ıslanan içimdeki sen. Kurur musun göz bebeklerimden güneşe sarkıtsam Sonra seni tarlalardaki başaklar gibi toplasam. Bakışlarını uzatır mısın bana Sonra istesem nazarımı geri verir misin bana. Söyle, geri verir misin?
Sayfa 46 - Tilki Kitap
Esir
Nefesin göğsüne batar gibi oldu mu hiç Hani o özlem ve acı arasında kalınan arafta Uykusuz olunan uzun ve karanlık gecelerde Aldığın nefes çivi gibi battı mı yüreğine
Badem Gözlü Çocuk
Badem gözlü çocuk Bakmasın gözlerin aşka böyle kırgın Kanatları kırılır yoksa denize uçan martıların Ve solmasın yarınlara olan umutların
İhanet
Duyuyor musun çatırdatıyor kalbimi Çöldeki toprağın, çatlaması gibi Art arda gelen artçı depremler gibi Zelzeleye kapıldı senli düşlerim.
Hüzün
Gamzeme hüzün düştü yine bu gece yar Müptelası olduğum sen geldin hatrıma Efkarlandı gözlerim ve hıçkırığa boğuldum Uzatacağın bir bardak su yerine Ben sensizliği yudumladım yine.
Sana geldim
Dün gece yağmur damlaları öpmüştü toprağını, belliydi. İrkiliverdim birden nedensizce Sarıldım kollarımın arasındaki kuranıma, merhamet istercesine
Demet Delikanlı
Siyah, kara bulutlar.. İnce bir gök gürültüsü Ve ardından nazlı nazlı süzülen yağmur taneleri Biliyordum, hissediyordum Sen de bana ağlıyordun.
Olmayan Sevgiliye
Arama boşuna şehir şehir. Sen ulaşmaya çalıştıkça bana Hep kaçacağım unutma
Nazar
Nazarım mı değdi yüzüne Yere düştü bakışların Gücüm yetmez, elim uzanmaz Bir buseyle, bir dokunuşla Yüzünü yerden kaldırmaya.
elveda
Uğurlarım tek başıma kendimi Ve son bir veda ederim Semada melteme karışıp gelir sana çığlıklarım Ve son kez 'ELVEDAAAAAA!!!'