-Sarılmak sevme sanatıdır.-
Sarılmanın hası, bilekçe değil yürekçedir.
Sarılacaksanız yürekçe sarılın…!
.
İlk ve son defa görüyormuş gibi
Sık sık, sıkı sıkı sarılın sevdiklerinize.
Sarılmak ayakları yerden kesmek,
nefesi nefese vurmaktır.
Gönlü fethetmek, sağ yana da bir kalp koymaktır.
Sarılmak, yarayı sarmak, hasreti orta yerinden
Adam gibi adamları sevin diyorum. Bir adamın önce sesinde huzur, bakışlarında sıcaklık ellerinde şefkat arayın. Mükemmel olsun demiyorum ama sevgiden önce onda mutlaka biraz saygı arayın. Yanınıza yakıştığı kadar yakışsın yarınlarınıza. Yani kişiliğinde de şüphe götürmez bir güven arayın. Sizi kaybetmekten korktuğu kadar korksun sizi incitmekten. Yıllar sonra bile annenizin karşısına gururla çıkarabileceğiniz adamlara aşık olun, adı geçtiğinde sizi ne kadar üzdüğü belli olmasın diye gözlerinizi kaçırdığınız adamlara değil. Ve gücünü sadece sizi korumak için kullanan bir adam arayın. Ona uzaktan her baktığınızda yaralarınızı değil, yüreğinizde sevildiğinizi hissedin. Ve üstünden yıllar geçse bile 'iyiki seni seçmişim, iyiki seni sevmişim be adam' diyebileceğiniz bir adam olsun hayatınızda yarı yolda bırakıp onca yaranıza bir yara da kendisi ekleyip hiç olanlar değil lütfen ama gözlerinin içine baktığınızda yarınlara taşıyacak umudu gördüğünüz adamlar olsun hayatınızda kadınlara zaafı ile bilinen erkekler değil tek zaafı sizi tüm dünyaya karşı siper etmek için kendini feda edecek adamlar olsun hayatınızda..
Bu kitabı yazmaya başladığımda birçok insanın eleştirisine maruz kaldım. Aynı konu üzerinde farklı farklı hikayeler yazmak okuyucuya itici geleceğini insanların bunu anlamayacağını ve benim cinsiyetçi bir tavır takındığımı söyleyeceklerini söylediler. Oysa bu dedikleri şeyleri onlar düşünüyor onlar yapıyor ve onlar söylüyordu. Alacağım eleştiri
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Ne kitaptın beee…
Söze böyle başlıyorum çünkü bitirdiğim ve onunla beraber bittiğim bir kitaptı Kefen. Günümüz yaralarını ele almakla beraber toplumsal konulara da değinmişti yazarlar. Açlık, sefalet, cinsel istismar, yoksulluk, bitmek bilmeyen algılar, leş gibi bakış açıları.
Lübnan’da sokak çocuklarının eziyetiyle başlıyor kitap.