"Tərəfsiz yaradılmış bədii nümunə dövrünün ən dəqiq tarixi məlumat qaynağıdır"
Sayfa 1 - kitap
"Hayır, sağlamları,kendine güvenenleri,gururluları,neşelileri,sevinçli olanları sevmenin anlamı yoktu;onların ihtiyacı yoktu buna. Bu gibiler sevgiyi sanki kendilerine ödenmesi gereken bir borçmuş gibi,yukarıdan bakarak,umursamaz bir halle kabul ederler. Bir insanın kendisini vermesi,onlar için gelişigüzel bir olay, saçlarına taktıkları bir süs,kollarına geçirdikleri bir bileziktir sanki. Ancak kaderin tokadını yemiş,kendine güvenlerini yitirmiş,hor görülmüş,çirkin yaradılmış olanlara sevgi gerçek bir destek olur. Yalnız böyleleri bilir sevmeyi,sevilmeyi;şükran duygularıyla, alçak gönüllükle sevmek gerektiğini ancak onlar bilir." Stefan Zweig
Yaradılmış
"Ölüm, yaradılmışın Yaradan'a kavuşmasıdır, Şeb-i arus'dur."
Sayfa 68 - Mevlâna
Düşünce
İnsan kendisiyle baş - başa kalınca problemleri, korkuları,ihtiyaçları ve ne kadar şeyler hakkında düşünüyor.Bazen neden bu kadar düşünmeli olduğumuzu yine düşünüyorum.Lakin şükürlür olsunki ben,biz insanız.Yaradılmış canlı varlıklar içinde en yüksek makamda olan bir varlık İNSAN.
Merhaba bahri Yâradılmış cümle oldu şâdümân Gam gidûp âlem yenîden buldu cân Cümle zerrat-ı cihân idûb nidâ Çağrışûben dediler kim merhabâ Merhabâ ey âli sultân merhabâ Merhabâ ey kân-ı irfan merhabâ Merhabâ ey sırr-ı fürkân merhabâ Merhabâ ey nûru râhman merhabâ Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı Cemâl Merhabâ ey âşinâ-yi Zülcelâl Merhabâ ey
Bak ne diyor Stefan Zweig
Hayır,sağlamları kendine güvenenleri,gururluları,neşelileri,sevinçli olanları sevmenin anlamı yoktu; onların ihtiyacı yoktu buna. Bu gibiler sevgiyi sanki kendilerine ödenmesi gereken bir borçmuş gibi,yukardan bakarak,umursamaz bir halle kabul ederler. Bir insanın kendisini vermesi,onlar için gelişigüzel bir olay,saçlarına taktıkları bir süs,kollarına geçirdikleri bir bileziktir sanki. Ancak kaderin tokadını yemiş,kendine güvenlerini yitirmiş ,hor görülmüş,çirkin yaradılmış olanlara sevgi gerçek bir destek olur. Yalnız böyleleri bilir sevmeyi,sevilmeyi; şükran duygularıyla,alçak gönüllülükle sevmek gerektiğini ancak onlar bilir.
324 syf.
·
Puan vermedi
Cemal Safi, hece ölçüsünü çok iyi kullanan bir halk şairidir. Şiirde bir zirve değil belki ama doğal bir yeteneği var, şair ruhlu yaradılmış. Ayrıca hemşehrimdir. Hatta yıllar önce bir Cemal Safi etkinliğinde kendisine şu şiiri yazıp, okumuştum. Samsun’un şairi, hoş geldin şehre, Cümlen daim olsun, yaz Cemal Safi Gönül dünyan benzer coşkun bir nehre; Söylenmez üstüne söz Cemal Safi  Sevda denen derdi, okudun bize Her yürek atışı senden bir dize Şiirin aşk üfler; hissiz, kalpsize Karasevdalarda, iz Cemal Safi…  Bu kitabında daha önceki kitaplarını bir araya getirmiş ve çoğu bestelenen şiirlerini tek kapakta toplamıştır. Şiirlerinin çoğu Orhan Gencebay bestesidir. Ayşen, Almina, Ne Kaybederdin?, Bilseydim, Ya Evde Yoksan?, Bulunur, Git... Ayrıca sanat müziği formunda Vurgun ve İmkansız da unutulmazlar arasındadır...
Ya Evde Yoksan
Ya Evde YoksanCemal Safi · Cemal Safi Yayını · 2011533 okunma
Hayır, sağlamları, kendine güvenenleri, gururluları, neşelileri, sevinçli olanları sevmenin anlamı yoktu; onların ihtiyacı yoktu buna. Bu gibiler sevgiyi sanki kendilerine ödenmesi gereken bir borçmuş gibi, yukarıdan bakarak, umursamaz bir halle kabul ederler. Bir insanın kendisini vermesi, onlar için gelişigüzel bir olay, saçlarına taktıkları bir süs, kollarına geçirdikleri bir bileziktir sanki. Ancak kaderin tokadını yemiş, kendilerine güvenlerini yitirmiş, hor görülmüş, çirkin yaradılmış olanlara sevgi gerçek bir destek olur. Yalnız böyleleri bilir sevmeyi, sevilmeyi; şükran duygularıyla, alçak gönüllükle sevmek gerektiğini ancak onlar bilir.( Stefan Zweig)
sağanak havayı tazelemiş, toprağı gerçekte kupkuru bırakmakla birlikte, yüzeyini tertemiz yıkamıştı. Yeryüzü yeni yaradılmış da ilk kez soluyormuşçasına, vadi ve yamaçlardan esans gibi bir tazelik yükseliyor, sevinçli kuşlar bu olayı ilahilerle kutluyorlardı.
"...Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmının talimiyle ve Kur'an-ı Hakîminin irşadıyla anladım ki: Madem kâinatın en müntehab neticesi hayattır.. ve hayatın en müntehab hülâsası ruhtur.. ve zîruhun en müntehab kısmı zîşuurdur.. ve zîşuurun en câmii insandır.. ve bütün kâinat ise, hayata müsahhardır ve onun için çalışıyor.. ve zîhayatlar, zîruhlara müsahhardır, onlar için dünyaya gönderiliyorlar.. ve zîruhlar, insanlara müsahhardır, onlara yardım ediyorlar.. ve insanlar fıtraten Hâlıkını pek ciddî severler ve Hâlıkları onları hem sever, hem kendini onlara her bir vesile ile sevdirir.. ve insanın istidadı ve cihazat-ı maneviyesi, başka bir bâki âleme ve ebedî bir hayata bakıyor.. ve insanın kalbi ve şuuru, bütün kuvvetiyle beka istiyor.. ve lisanı, hadsiz dualarıyla beka için Hâlıkına yalvarıyor; elbette ve herhalde, o çok seven ve sevilen ve mahbub ve muhib olan insanları dirilmemek üzere öldürmekle, ebedî bir muhabbet için yaradılmış iken, ebedî bir adavetle gücendirmek olamaz ve kabil değildir..."
Üçüncü ŞuaKitabı okudu
Tanrı yaradılmış olana varoluş ihtiyaçlarını karşılayabilsin diye bir irade ve bir zeka vermiştir. Ama bunları bireylere vermiştir, türe değil.
Resim