Gülmek, nadiren tutturabilir doğru ölçüyü; insanlar "gülmekten çatlarlar." Başkalarına da sirayet eder, "bulaşır" onlara. Vahim sonuçları olan bir hastalıktır, zira gülmekten "kırılır", hatta "ölürsünüz". Hayatta kalırsanız da, bir tür sara tehdidine yol açar sarsıla sarsıla gülmek. Şaşkınlığa ve dehşete kapılan gözlemcilerin defalarca tasvir etmiş olduğu o kasılma, yüz hatlarını çarpıtıp buruşturmakla kalmaz, beynin bütün yüzeyine hücum eder, nöronları havai fişekler gibi vahşice oradan oraya savurur, sinapsları kenetlendikleri yerlerden kopartır. Yine de gülmek belki de tam bu nedenle bir ilaçtır. İnsanın benliğiyle ilişkisinde bir kriz söz konusuysa, şifa olur. Özgürleştirici bir etkisi vardır. Yaralı ruhu onarır. Kalbi açar ve ötekiyle kolayca köprü kurmayı sağlar. Gülen kişi olmuş olan her şeyi silkeler üzerinden, yeniden kuvvet kazanır. Durumun ciddiyetine bir an ara verilir; nefes alıp gayrıciddilik sayesinde yeniden biraz alan kazanmayı mümkün kılan bir andır o. Durum o kadar mı ümitsizdir? Güleyim bari!