yalnız insanların başucu eseri.
dostoyevski bu romanında insanların beyin kıvrımlarında neşter dolaştırıyor diyebiliriz. kulak verin dostoyevski'ye, o insanlık adına tüm gerçekleri söyleme cesaretini gösteriyor. insanlık...hani şu kibrinden geçilmeyen, hani şu her şeyi bildiğini sanan, hani şu sen, ben, bizler, hepimiz...
kafası karışık bir
Es-Selam Dostlar...
Cemil Meriç ile Ali Fuat Başgil’in tavsiye yazılarını okumam ile kitaplığıma kazandırdığım disiplinli çalışma,irade eğitimi ve ahlak üzere yazılmış bir eser…
Yazarımız Julet Payot karakter eğiminin önemi ile başlıyor ve özellikle vurguluyor sağlam nitelikli bir eğitim ile karakterin değişebileceğini.
Sonrasında başarı için
Dünya bizi kurtarma ve bize iyilik yapma aşkıyla dolu insanlar tarafından hep kana bulandı.
Tarihteki bütün savaşları içi iyilikle dolup taşan, kendini bir dava uğruna feda ettiğini düşünen kurtarıcılar çıkardı.
Hitler Almanları, Stalin işçileri, Mao köylüleri kurtarmak için dünyayı kana buladı. Milyonlarca insan kurtarıcıların şefkat dolu
Dostoyevski’nin diğer romanlarında da gördüğüm fakat en fazla bu romanda farkına vardığım bir şey var ki o da nerdeyse her bir karakterdeki alçaklık düşüncesi. Bu kitabı okurken karakterlerin büyük bir kısmında ‘ne kadar da alçağım ne kadar da gülünç bir durumdayım’ gibi cümleleri sık sık gördüm. Böyle yaparken Dostoyevski; Her insanın doğasında olan temel problemlere değinerek bize kendimizi ve insanların özünü düşünmek çabasına ulaştırdığının kanısına vardım. Ne kadar ‘’ahlaklı veya ‘’etik’’ bir yaşam sürmeye çabalasak da o ben merkezciliğimizin içine hapsolduğumuz sınırsız durumlar vardır fakat hangimiz bu yaptığım alçaklık gibi düşüncelere kapılırız ki belki çok azımız belki de hiçbirimiz. Bu durumu kitaptaki şu cümleyle bile özetlemiş oluyor Dostoyevski: ‘Hayatımın her günü göğsüme vurarak kendimi düzeltmeye söz verirdim ve aynı rezillikleri her gün yeniden yapardım.’
Freud’un Dostoyevski için kullandığı bu düşüncenin kitabı okurken ne kadar da doğru olduğunun farkına vardım. ‘’Yaratıcı sanatçı sorunu karşısında psikanalizin, silahlarını ne yazık ki bir yana bırakması gerekiyor.”
Kaç kere okumuş olsam da her okuyuşta ilk defa okumuş olma hazzını bana yaşatan, cümlelerindeki anlamların her okuyuşumda değiştiği bir yazar Dostoyevski.
instagram.com/booksentius/?ig...
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,5bin okunma
PALTO DA PALTOYMUŞ HA!
Büyük yazar Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'ün Paltosundan çıktık" dediği o meşhur sözü herkes bilir. Dostoyevski bu sözüyle bence Gogol'ün hakkını fazlasıyla vermiş. Hiçbir övgü yazarın büyüklüğünü bu kadar sağlam anlatamazdı diye düşünüyorum.
Gogol'ün bu güzel kitabı "Bir Delinin Hatıra Defteri"
YouTube kitap kanalımda bu tür okumadan önce ölünmesi gereken kitaplara dair çektiğim videoları izleyebilirsiniz: youtube.com/watch?v=2Ia6xxu...
Sadettin Teksoy, Cadı Sila ve Osho'nun genlerinin karışımıyla bir proje olarak üretildiğini düşündüğüm, her kitabına başlamadan önce kendisine
YouTube kitap kanalımda Posta Kutusundaki Mızıka kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/cZco9tl4rBs
Sevgili Dost,
BİM'deki reyonlarda nasıl da cesur duruyorsun öyle.
Maske takan insanların alışveriş telaşı arasında insana nasıl bir kalsiyum güveni veriyorsun öyle.
Bize diğer pastörize sütlerle arandaki terörize duygularını
Evrenin kendi kendine var olması mümkün değildir. Onu var edecek bir Özne, Yaratıcı bulunmalıdır. Bu Özne'yi beş duyu ile algılamak olanak dışıdır. Çünkü, duyularla algılanabilecek bir şey, cisimlerden bir cisim, bu nedenle de evrenin parçalarından bir parça olacaktır kaçınılmaz olarak. Dolayısıyla, bir yaratıcıya muhtaç olacaktır. O yaratıcı da üçüncü bir yaratıcının varlığını zorunlu kılacaktır. Bu zorunluluk zinciri, sonsuza kadar sürüp gidecektir. Oysa bir şeyin sonsuzca sürüp gitmesi mümkün değildir. Buna göre evren için, cisim ve cisimsel olmayan bir Yaratıcı gereklidir. O Yaratıcı, cisim olmadığı için, duyular yoluyla algılanması söz konusu olamaz. Çünkü duyular, ancak cisimleri ve cisimsel olan nitelikleri duyumsayabilir…
“Örgü örmek dünyanın en güzel hobisidir! Yaratıcı, iyileştirici, stres azaltıcı,
rahatlatıcı ve ödüllendirici
olmasıyla ; nsanın yaratıcılığını ifade etmesinin, yavaşca gevşemesini sağlamanın en harika yoludur.
Yaşamın anlamı yaratıcı aşktır.İçsel,
kişinin özeli olan içli duygulu anlamda
değil ,dünyada devinip orjinal bir şeyler
yapan dinamik bir güç olarak aşk.
'sevgi' konusu hep tartışılan, derin, anlaşılmaz ve kişiden kişiye değişiyor derim... Peki 'sevgi' tam olarak nedir/neydi?
Kitap adında 'sevme' var yani 'sevmek eylemi' görüldüğü gibi; sevme, sevilme elbette 'sevgi' den geliyor. Yazarımız üç önemli unsur üzerinde duracaktır; sevme, sevilme, sevgi.. Peki 'sevgi' seven için mi geçerli yoksa sevilen
Siz Hangi Ağaçsınız?
23 Aralık - 1 Ocak - Elma ağacı
1 Ocak - 11 Ocak - Köknar ağacı
12 Ocak - 24 Ocak - Karaağaç
25 Ocak - 3 Şubat - Selvi ağacı
4 Şubat - 8 Şubat - Kavak ağacı
9 Şubat - 18 Şubat - Sedir ağacı
19 Şubat - 28 Şubat - Çam ağacı
1 Mart - 10 Mart - Söğüt ağacı
11 Mart - 20 Mart - Ihlamur ağacı
21 Mart - Meşe ağacı
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Okuyalı epey zaman oldu. Açıkçası bu kitabı incelemek isteği bu sitedeki incelemeleri okuyunca oluştu. İnceleyenlerin birçoğu uzun uzun açıklamak, örnekler vermek, neden desteklediğini anlatmak yerine adeta Muazzez Hanım’ın fanı gibi okunmalı, mükemmel şeklinde yorumlar yapıyor. O kadar garip, şişirilmiş inceleme