Ben buldum deyip aramaya yanaşmayanlar, sadece ibadetine, kitaba güvenir. Böylesi ibadetle, oruçla, namazla, hacla, Kur’an okumayla aradığını buldum diyorsa aldanmıştır. Aramasını da bilmiyor demektir. İlim iki yönlü olup biri zahir diğeri de batın olur. Batın ebedi âlem için önem taşır. Zahir ise sadece zahirde mümkün olanın durumu ile hatıra bırakmak, eser bırakmak, kendisinin hatırlanması içindir. Fakat senden sana daha yakın olan Yaratan ise; “senin yazdıklarının okuduklarının hepsi senin nefsin icabıdır. Kendinin, kendi yaptıklarının, dış ilişkilerinde dâhil cümlesinde hakikatimi bilip beni zikretsene” buyurulmaktadır. “Beni arayıp, beni bulanı bulmaya çalışsana. Niçin benlik bilgilerinin buzlarını eritmiyorsun? Ahiret âleminde yanıma o bilgiyle mi geleceksin? Benlikle yaptıklarını, ruhunda taşıyıp yanıma gelemezsin. O şirk’le o benlikle o varlığınla o yaptığın yanlış ibadetlerle yanıma gelme. Dünyada her hususta kendini düzeltte gel.” Demek ki yukarıdaki kutsi hadisteki gizlilik; Allah’ı bulan ve Allah’ın her yönüyle yönsüz olarak tasarrufunda olan, Allah’ın her emrine şeksiz, şüphesiz uyan, fenada ve beka da Allah’tan başka olanı kendisi de dâhil olmak üzere hiçbir yaratığı mahlûk’u görmeden sadece ve sadece Allah'ın Allahlığı ile Allah'ı göreni arayıp bulsana.
Pir Seyyid Mustafa Altun