İYİLEŞTİRİCİ HAYAL GÜCÜ
Ericksonian hipnoz ve sofroloji gibi diğer yaklaşımlar
ise hayal gücüne ve yaratıcı erdemlere hitap ediyor.
Bu yöntemlerin atası olan otohipnoz 1920’lerde
Émile Coué tarafından icat edildi. Sabah-akşam
söylenecek şu basit cümlelerin iyileştirme gücü
olduğunu söyledi: “Her gün, her açıdan, gittikçe
daha iyiye gidiyorum.” Coué’ye göre kişi, söz konusu
bir hastalıktan iyileşmeyi hayal ediyorsa ve eğer
böyle bir imkân varsa, bu gerçekleşir.
Aynı şekilde, onkoloji ve radyoloji uzmanı Carl
Simonton, 1970’li yıllarda, günümüzde halen
kanser hastaları tarafından kullanılan terapötik bir
görselleştirme tekniği geliştirdi. Bu yöntemdeki en
önemli nokta, kanser hücrelerinin benlik tarafından
dışarı atıldığını hayal ederek iç kaynakları hayata
geçirmek. Örneğin hastalık, ezilecek kumdan bir
kale, bağışıklık sistemi ise bir kasırga veya tsunami
olarak sembolize ediliyor. Hastalığın daha küçük ve
hassas canlandırılması dışında bir uygulama talimatı
bulunmuyor.
Dünyanın büyük,
Onu oluşturan parçaların ise küçük olduğunu söyler.
Der ki:
Küçük parçalar birleşir ve büyük dünyayı oluştururlar.
Büyük dünya dağılınca, küçük parçalar ortaya çıkar.
Benlik, bu isim ve düşüncelerle büyülenmiştir;
Oysa hakikat odur ki dünya ve parçalar, aynı şeydir.
Onlar ne büyük, ne de küçüktürler.
Herşey, herşeye eşittir.
İsimler ve düşünceler,
Büyük Birlik'i algılamaya engel olmaktan başka işe yaramazlar.
Bu yüzdendir ki onlara aldırmamak akıllıca bir iştir.
Benlikleri içinde yaşayanlar daima şaşkın haldedirler:
Şeylerin büyük mü küçük mü olduğunu,
Bir amacının, dağılma ve birleşmeyi,
Evrenin kör ve amaçsız olup olmadığını
Hareket kanunlarına mı tabi olduğunu
Yoksa bilinçli bir varlığın yaratısı mı olduğunu bilmek için
Çılgınca mücadele ederler.
Gerçekte, bu tür şeylere inanmaya
Onlar hakkında yorum yapmaya hiç gerek yoktur.
Bunun yerine onlara uzaktan bak;
Tao'nun derin, sakin ve bütünlüklü gerçekliğini göreceksin.
Kucakla onu; şaşkınlığın geçecektir.
Lao Tzu
Benlik,
Dünyanın büyük,
Onu oluşturan parçaların ise küçük olduğunu söyler.
Der ki:
Küçük parçalar birleşir ve büyük dünyayı oluştururlar.
Büyük dünya dağılınca, küçük parçalar ortaya çıkar.
Benlik, bu isim ve düşüncelerle büyülenmiştir;
Oysa hakikat odur ki dünya ve parçalar, aynı şeydir.
Onlar ne büyük, ne de küçüktürler.
Herşey, her şeye
film hakkında internette okuyacağınız en uzun inceleme benimki olabilir :D
filmi izlemeyen okumasın, pek bir şey anlamaz
ayrıca neredeyse adult film kategorisinde olan bu filmi kimseye tavsiye etmiyorum, yalnızca karşılıksız sevgi sendromu yaşayan ve çileli ilişkisi yeni biten çiftler hariç (zaruretler haramları mübah kılar mıydı neydi,