Kendi isteklerinin dışındaki açılan parantezi kendi iradeleriyle kapatanlar (.. .. ....—.. .. ....)
Sanki bu olayla “bir basamak daha yükseldim” der gibi intihar eden bütün şairler.
Sanki kimseye veremedikleri, kimsenin de tutamadığı ellerini intihar eşliğinde kendileri tutuyorlar-mış gibi.
Yunus Emre için insan ruhu bir kuştur ve vakti geldiğinde uçup gider.
Mevlana için ölüm bir vuslattır, sevinilmesini ister çünkü ölüm yeniden doğmaktır.
Ölüm geldiğinde kaçınılmaz sona kimsenin itiraz etme şansı yoktur. Peki ama yaşamaya itiraz edenler! düşüncelerini şu koca dünyaya sığdıramayıp, ölümü arzulayıp, vuslata vaktinden önce varmak isteyenler...
İntiharın aslında bir yardım çağrısı olduğunu iddia ederler ama Beşir Fuad için bu söz konusu bile değildir. Çünkü onun tasarlamış olduğu ölüm ve ölüm esnasında kendi kanıyla yazmış olduğu son satırlar hafızalara kazınır ve sonrasında intihar salgınları başlar.
Gerçeğin ters yüz etmiş halidir Nilgün Marmara attığı kahkahaları yıllarca unutamaz arkadaşları ve hiçbiri bilmez on yıl boyunca şiirler yazdığını. Taa ki; Nilgün 13 Ekim akşamına pencereden kanatlanıp sessiz sedasız uçana kadar.
Kenan Özcan da cezaevinde intihar eden, ne ilk ne de son kişi olur. bu bir karşı çıkıştır esasında ama intihar edenin suçlusu aranmaz ki zaten.
“Hayatın neresinden dönülürse kardır” der hep Zafer Ekin Karabay belki de onun isteği o yardım çağrısıydı, yaramı sar der gibiydi son şiiri “yara bandı”nın satırlarında...
Kim bilir
Ne dersiniz: Gerçekten Özgür irade var mıdır?
Yoksa biz bir yanılsamayı mı yaşıyoruz?