1. Dünya Savaşı'nda Cihat Çağrısı ve Araplar Üzerindeki Etkisi
Kasım ayının ortalarına doğru, Türk hükumeti tarafından eski zamanların en kuvvetli silahı olan kutsal din savaşı (Kutsal Cihat) özenle sahneye çıkarılıyordu. Türk Harbiye Nezareti, dünya Müslümanlarına bu yolla geniş etkide bulunabileceğine inanıyordu. Oysa sonradan fazlasıyla yanıldığını anladı. Gerçekte dindar Anadolu askerleri için Kutsal Cihat ilanına gerek yoktu. Onlar Kutsal Cihat ilan edilmeden de saygı duydukları padişahları uğruna savaşa gidiyorlar ve canlarını feda ediyorlardı. Türklerin yönetimindeki Araplar'da ise Kutsal Cihat hiçbir sonuç vermedi. Türklerle Araplar arasında yüzyılların yığdığı zıtlık ve Türk yönetimine karşı duyulan hoşnutsuzluk dolayısıyla Kutsal Cihat bunlar üzerinde hiçbir etki yapmadı. Türkiye'ye yakın ve sınır komşusu olan ülkelere gelince, bunlardan da umulan yardım sağlanamadı. İtilaf Devletleri ya buraları güçlü elleriyle sıkıca tutuyorlardı ya da o zaman İran'da olduğu gibi, büyük bir savaşa girecek güç ve yetenek bu ülkelerde yoktu.
1071-1095 döneminde, Türkler Kudüs'ü Mısır'daki Fatımilerin elinden alır, 4. Heinrich papayı ona Kutsal Roma imparatoru olarak taç giydirmeye zorlar, imparator Aleksios Türkleri püskürtmek için yardım ister ve papa 2. Urbanus bir haçlı seferi çağrısı yapar.
Sayfa 702Kitabı okudu
Reklam
Sürekli tek bacağı üzerinde duran bir adam varmış. Haliyle bir süre sonra adamın kasları kasılmaya ve ağırlığı çeken bacağı ağrımaya başlamış. Fakat ağrıyan sadece bacağı değilmiş. Olağandışı pozisyon, adamın tüm kas sistemini yormaya ve kasmaya başlamış. Sonunda ağrı dayanılmaz hale gelmiş ve adam yardım için bağırmış. Yardım çağrısı üzerine birileri adamın yardımına gelmiş. Adam tek bacağı üzerinde durmaya devam ederken, yardımcı olmak için gelenlerden birisi bacağa masaj yapmaya başlamış. Bir başkası kasılan boyun kaslarını gevşetmeye çalışmış. Üçüncü yardımsever ise adamın dengesini kaybetmek üzere olduğunu fark edip destek olsun diye kolunu uzatmış. Olayı kalabalık içinde seyredenlerden biri, adamın ayakta durabilmesi için kendisini iki eliyle kavramasını önermiş. Bilge bir yaşlı, bacakları olmayan bir insana göre daha iyi durumda olduğunu söylemiş. Bir diğeri, adamın kendisini tüy olarak hayal etmesini ve ne kadar çok bu hayale yoğunlaşırsa acısının o kadar azalacağını dile getirmiş. Bir başka bilgili yaşlı adam ise “Zamanla çözüm bulunur” demiş. En sonunda ise izleyenlerden birisi adama yaklaşmış ve sormuş: “Neden bir bacağının üstünde duruyorsun? Diğerini de uzat ve üzerine bas. Biliyorsun, bir bacağın daha var.”
Sayfa 9 - Destek Yayınları
Belki de bu yüzden gözler, kendisi tarafından ve çocukluğa giden bir tarihte oluşmuş, artık "kendine rağmen"e dönüşmüş bir kabuklanmanın içine hapsolmuş, çıkış yollarını yitirmiş bir kimliğin yardım çağrısı gibi bakıyordu.
Belki de bu yüzden gözler, kendisi tarafından ve çocukluğa giden bir tarihte oluşmuş, artık "kendine rağmen"e dönüşmüş bir kabuklanmanın içine hapsolmuş, çıkış yollarını yitirmiş bir kimliğin yardım çağrısı gibi bakıyordu.
688 öğeden 581 ile 590 arasındakiler gösteriliyor.