Her yandan Beyaz adamla çevriliyim, yukarıda gök yarılıyor orta yerinden, ayaklarımın altında yer sarsılıyor ve bir yerlerde beyaz bir şarkı, her yerde beyaz bir şarkı çalınıyor. Beyazlık, beni yakan beyazlık... Ateşin yanında oturuyor ve derimi inceliyorum, postumu. Daha önce hiç dikkatimi çekmemiş sanki, ne kadar da çirkinmiş meğer. Ama bir an
Albert camus'un 1956 yılında yayımlanan bu kitabı, eski bir avukat olan clamencin mexico-city olarak adlandırdığı bir barda tanıştığı ancak kitap boyunca kendisinin isminden hiç bahsetmediği dinleyicisine yaptığı konuşmalar kitabın ana konusunu oluşturur. Buradan hareketle yazarın monolog bir anlatım tercih ettiği göze çarpar.Kitap boyunca
Ve biz onlara diyeceğiz ki: Hesaplaşma günü geldi.
Şimdiye kadar yalnız din kitaplarında yargılandınız. Biz fakirler, zavallılar, yarım yamalaklar, bu kitapları okuyup teselliolurken içinizden güldünüz. Ve çıkarınıza baktınız. Hatta gene sizlerden, sizin gibilerden, büyük düşünürler çıktı ve bukitapların bizleri uyuşturmak için yazıldıklarını