Kartallar uçar mı bir harâbeden
Köprülerden benim yârim geçer mi
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem
Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları
Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum
Avuçlayıp öpüyorum kumları
Bir karadelikten bakarken hayat
Meydan okuyanlar kim bu serâba
Söyle bana Hindiba
Hayat sanki sadece gözlerimin eriştiği yerlerden, içinde yaşadığım zamandan ibaretti. Sanki dünyada, beni işime götüren tozlu veya çamurlu yoldan, kerpiç duvarlardan ve ne söylediklerini yarım saat sonra bile hatırlamaya imkan olmayan birkaç iyi kalpli arkadaştan başka bir şey mevcut değildi.
Swann’ların Tarafı yedi serilik “Kayıp Zamanın İzinde” romanının ilk kitabıdır. Serinin bu ilk kitabında Proust, bütün bir serinin ana teması ve karakterleriyle tanıştırır bizleri. On yaşındaki bir çocuğun ağzından dinleriz olayları. Diğer serilerde çocuk büyümüş olacak. Yani, umarım büyümüş olur : )
Ana karakterimiz Charles Swann‘dır. Mütevazi
"Bir Bizlik Hikayesi"
Kitabından alıntıdır.
Vaktiniz hayrolsun.
Haziran'ın bitimiydi yeniden doğacaktı güneşim. Kimseler bilmesede yeniden kalkacak ve yürümeye devam edecektim. Bilmezdim kalp yarası nedir hiç sormadım kendime . Artık yeni bir hayat besteleyeceğim. Ölümlerden dönmüş olsamda bile bile ölümlere yürümüş olsamda dost diye sırtımı taşlara vermiş olsamda artık tekrar yürüyeceğim. Yarım dizelere değil bir ömürlük şiirlere adayacağım inşaAllah kendimi. Şimdi bir dolunayın altında sıcak bir geceden yazıyordum bu satırları. Hava ne kadar sıcak olsada gökyüzü serin geliyor bana. Bilirsiniz herkes aynı göğe bakar ama gökyüzünde aynı şeyi göremez aynı şeyi alamaz..."
Diyordu kendine yine aynı uçurumun kenarında bilmiyoruz izliyoruz sadece o gizli hazineye varmak mıydı muradı acaba? Biliyordu kaçtıklarıyla sınanacağını ve biliyordu ki kaçarak bir yere varamayacağını. Şimdi görmek gerek acaba samimi olmak mı niyeti yoksa samimiyet postuna bürünmüş birisi miydi..?
Kartallar uçar mı bir harâbeden
Köprülerden benim yârim geçer mi
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem
Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları
Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum
Avuçlayıp öpüyorum kumları
Bir karadelikten bakarken hayat
Meydan okuyanlar kim bu serâba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar ceylan koşması
Sen nasıl bu kadar yollar