‘’Selim öldü. Selimlik de ölmüştür.’’
Ve her başlangıç, taze bir yaşamla ortaya çıkarken,
Bir ölümden doğdu bu roman.
Bu ölümle doğuşun sebebi, Atay’ın her daim üzerinde düşündüğü ve ölene dek de bundan vazgeçemediği (yarım kalan kitabı, bazılarımız için hala kabuk bağlamaz bir yaradır) bir kavramdı. Bu kavram, bizzat Atay’ın da ifade ettiği
Dünyayı bugünkü haline getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avara et ve korkma! Tanrı baş şeytandan çok, yarım şeytandan iğrenir!
Tekaüt olduktan sonra karısının memleketi olan Ege Denizi kıyılarındaki bu kasabada ufak bir dükkan açıp tuhafiyecilik yapmak istedi. Pek becerikli idi. Balkan Harbi’nde yaralandıktan sonra da bir kere istifa ederek askerlikten ayrılmış, Üsküdar’da Uncular Sokağı’nda ufak bir yağ ve sabun dükkanı açmıştı. O zaman üç ayda işini o kadar ilerletti
"Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avara et ve korkma! Tanrı, baş şeytandan çok, yarım şeytandan iğrenir!"
Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avare et ve korkma!