Yarım kalan öykü yoktur, o öykü o kadardır...
Öyle midir? Yarım kalan öyküler yok mudur? Hayatımıza giren insanlar ömür boyu bizimle birlikte yol alacak yanılgısıyla yaşıyoruz, daha doğrusu yaşayamıyoruz, hayatı kendimize zindan ediyoruz. İstiyoruz ki hep güllük gülistanlık bir yaşam sürelim, mümkün mü?
Kendi doğrularımız ile kalın kalın, kırmızı çizgilerle çerçeveliyoruz yaşamı, başkalarına kör ve sağır...
Acıyor göğsümüzün sol yanı, bazılarımız uyanıyor, bazılarımız onun uyanışından rahatsız...
Bazılarımız isyanda, ya benimsin, ya kara toprağın inancına batmış, kaçsan kaçılmıyor, düşmüyor yakamızdan sonu yine Kader'e bağlanan acılar...
Bazılarımız kararan kalbiyle, ruhunu şeytana satmış...
Kimimiz, çoğalan kalabalığımız da, yitip giden vefayı arıyor, bulabilen beri gelsin...
Velhasılıkelam şahane bir öykü kitabı getirdim size :-) İnce bir duyarlılık ile kaleme alınmış, Ruhu ruhunuza dokunacak öyküler.
Duygu Değirmenci ; yarım kalanları daha doğrusu bitirmeyi bilmeyenleri, iyileri, kötüleri, mağdurları, acımasız dünyanın ezip yokettiklerini, toplumun (elalemin) düşünmeden etiketlediklerini, değirmen taşı gibi hayatın öğütüp attıklarının öyküleri ile insan ruhunun karanlık yanlarını da kimi hüzünlü, kimi mizahi bir dille kaleme almış.
Bu ay okuduğum ve çokça beğendiğim iki öykü kitabından biri, " Bu Öyküler Bitmedi"