1900 lü yılların başında yayınlanmış olan bu kitap, Fransız yazarın o dönemdeki Fransız halkının yaşadığı sorunları temel alarak, bu sorunların hepsini tembellik ve iradeyle alakalı zeminlere oturtup, çözümüne ilişkin tezler sunmuştur. Kitabı okurken en çok içerlediğim nokta ise 1900 lü yılların Fransa'sında var olan yozlaşmaların, günümüz
daha önce yazdığım gibi;
“kimse ile yarışmak ilgilimi çekmiyor,
umarım hepiniz kazanırsınız…”
buradaki varlığımın tek sebebi; kendimi geliştirdiğim edebiyat ile bütünleşebilmek…
senin benle yarışın kendi sorunun…👇
Herkese merhabalar...1k daki sevdiklerimle küçük bir heyecanımı paylaşmak istedim. Çok mu çok severek takip ettiğim Ben Bilirim adlı bilgi yarışmasında yarışmak bana da nasip oldu :)
11 Ekim saat 19:00 da TV 360 kanalında yayınlanacaktır.. 😍 4 kadın harika bir yarış çıkardık. Hadi birinci sürpriz olsun. 😋
Ödül bir ceza mı diye düşünmeye başlamışsınızdır kitabın ismini görünce. Evet ödül bir cezadır. Bu kitabı okuyunca doğru bilinen yanlışlar listesinde ilk sıralarda yer alınması gerektiğini siz de göreceksiniz.
Ödül'ü biz eğitimciler, ebeveynler ve çalışanlarına prim sistemi koyan patronlar kullanır. Kitap her açıdan ödülün zararlarını
Kitabın incelemesine geçmeden önce birkaç konuya değinmek istiyorum. Ülkemizde bilimkurgu alanında yazan çok yazar yok maalesef. Bunların arasında bazı yazarlarımızın yaratıcılık bakımından çok derin düşünememesi, birkaç tema üzerinde kalmaları ve daha da önemlisi toplumun bu tür üzerindeki ilgisizliği yüzünden bu türde eser vermeye korkması
Çarpım tablosu ezberlerken hayatının en zorlu imtihanlarından birini verir çocuk. Çabucak ezberleyen zekidir, diğerleri eh işte, hiç ezberleyemeyen aptal!
Okumayı sökemez bir türlü, en arka sıraya atılır. Sınıfın tembelidir o artık. “Parmakla gösterilen!”
Koşuda birinci gelemez, şarkıyı ritmine uygun söyleyemez. Geç tembeller sırasına!
Sana çok şeyler öğretecek kedere "Hoş geldin," de. Kederin pencerelerinden içeri tertemiz bir hava girsin, bırak. O hava içimizin gözeneklerinden nüfuz etsin, yeknesaklığın tozlarını havalandırsın ve bizi varoluşun dolu doluluğuyla buluştursun. Bizi can sıkıntısının çölünden diriliğin hüznüne çıkarsın. Dünya, yeşerecek tohumları bekliyor. Kimseye kendini göstermek zorunda değilsin. Kimseyle yarışmak zorunda değilsin. Elindeki fidanı dik, gönlündeki tohumu toprağa göm. Senin eylemin bu: Erdemli keder. Dünyada çok acı var ve sen geçip gidemiyorsun. Bir el seni çiçekleri diriltmeye zorluyor. Onların direncini senin direncine bağlayan bir yol var. Yok, sen usulca yürü, koşma. Fısılda ama bağırma. Kederin garibi ol sen. Görünmeyen kapı sana açılacaktır. Semaya bak...