Yaratıcının Yolu Üzerine
_ Verebilir misin kendine kötünü ya da iyisini, asabilir misin istemini başının üstüne bir yasa gibi? Olabilir misin kendi kendinin yargıcı ve intikamcısı kendi yasanın? _ korkunç bir şeydir insanın kendi yasasının yargıcı ve intikamcısıyla yalnız kalması. Tıpkı bir yıldızın ISSIZ bir yere ve yalnızlığın soğuk nefesine atılışı gibi. _ Bugün bile kalabalıkta ıstırap çekiyorsun ey sen tek kişi: Bugün hâlâ cesaretin ve umutların tam. _ Fakat bir gün yoracak seni yalnızlık, bir gün kırılacak gururun ve yerinden oynayacak cesaretin. Haykıracaksın bir gün: " Ben yalnızım! " diye. _Bir gün artık göremeyeceksin yüksekliğini ve çok yakınında olacaksın alçaklığının; kendi yüceliğin bile korkutacak seni bir hayalet gibi. Bağıracaksın bir gün: " Herşey Yanlış!" diye. Duygular vardır yalnızları öldürmek isteyen; başaramazlarsa öldürmeyi, o zaman kendileri ölmek zorunda kalırlar. Fakat yeter mi senin gücün katil olmaya?
Sayfa 90
Reklam
Devrim ve gençlik bir elin iki parmağı gibidir. Devrim yetişkinlere ne vaadedebilir ki? Kimilerine gözden düşme, kimilerine lütuflanma. Ama lütuflar da pek dişe dokunmaz, çünkü yaşamın ancak en sefil yarısını ilgilendirirler ve avantajlarla birlikte belirsizlik, tüketici bir çalışma ve alışkanlıkların altüst oluşunu getirirler. Gençlik daha şanslıdır: hatayla yıpranmamıştır ve devrim onu bütünüyle koruması altına kabul edebilir. Devrimci dönemlerin belirsizliği gençlik için bir üstünlüktür, çünkü >belirsizliğe yuvarlanan babaların dünyasıdır. Ah! Ne de güzeldir yetişkin dünyasının bedenleri yıkıldığında yetişkin yaşa girmek!
Biraz yürek, Biraz samimiyet, Biraz da TEBESSÜM.. Kalbinle yaşa, yüreğinle HİSSET... ~~~alıntı~~~
Daha iyi motivasyon bilmiyorum.
Bu topraklarda cesurca, gözünü kırpmadan canını vermiş insanlar sayesinde biz bugün buradayız ve özgür bir ülkede yaşıyoruz. Kendimizi ifade edebiliyoruz. Ne kadar teşekkür etsek yeterli olamaz. Benim bu hayattaki en büyük motivasyonum hep şu oldu; hepimiz zaman zaman dara düşüyoruz, canımız sıkılıyor, yapamayacak gibi hissediyoruz ve ben her defasında diyorum ki: "Gidin Çanakkale'yi görün. Sonra oradaki şehitleri düşünerek, onlara hayal ederek deyin ki: Ya ben çok zorlanıyorum. Bu ülke benim çok üstüme geliyor." Emin ol fikrin değişecek. Çünkü bu insanlar sen bu ülkede özgürce yaşa diye canını verdi. Ben de biraz zorluk yaşa işte. Aşarsın!
Gözlerini mucizelerle doldur, hayatı on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa.
Reklam
A benim güzel dostum! Çok kere olduğu gibi bugün yine çok tenkitler ettin, kusurlar, hatalar saydın. Acaba gıyabında tenkitler yaptığın, gıybetini ettiğin Allah’ın kullarının o yaşa kadar olan iyiliklerinden, hayra hizmetlerinden, güzel huylarından, zararsız hallerinden ne kadarını yâd ettin, kaç tanesini saydın? Münekkid ve kusur sayıcılardan olma! Korkarım ki, zulümkâr olursun... Bir Dava Adamının Notları 1
Ne de olsa yasa onlara karşı bize olduğundan daha yumuşak. Onların da bu yasalara bizden daha çok gereksinimi var. Öyle ki bu yasa kendilerine uygulandığı zaman yüzlerini buruşturuyor ama çok değil. KENDİ SOPASI İNSANA DAHA RAHAT VURUR...
"Neyse," diyor Karga. "Daha yolun başındasın, iç karartıcı şeyleri sayıp dökmenin manası yok. Artık kararını verdin. Geriye gerçekleştirmesi kalıyor. Sonuçta senin hayatın. İstediğin gibi yaşa."
Metin ol. Bu satırlar sana kara bir haber verecek. Ben artık dünyada yokum. Sen bu satırları okurken her şey olup bitmiştir. Nezahet. Emin ol ki böyle lazımdı. O kadar böyle lazımdı ki hiçbir teessür duymuyorum, kendime acımıyorum. Sen de fazla üzülme. Kocan var, muhtaç değilsin, rahat yaşa ve beni mümkün olduğu kadar az hatırla. Doğrusunu istersen ben doğmamıştım, ben esasen yaşamıyordum. Hayatımın hiçbir gününü zevkle hatırlamıyorum ve hiçbir dakikasını tekrar yaşamak istemem. Uzatmayayım. Gözlerinden öperim.
Sayfa 14 - Ötüken Neşriyat 2021 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
Kimileriyse yas tutmayı bilmez...
"Bazı insanların hayatında bazı ölümler geri dönülmez değişikliklere yol açar; bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı değişikliklere... Herkesin hayatında da böyle olduğu sanılır. Hayır, herkesin hayatında böyle olmaz. Bazıları hayatlarından eksilenlerin yasını tuttuktan sonra, geriye dönüp kaldıkları yerden aynen sürdürürler hayatlarını. Daha kalpsiz olduklarından değil, yalnızca böyle olduklarındandır bu. Kimileriyse yas tutmayı bilmez. Ya hiç yas tutmazlar, ya da bütün ömürlerini tuttukları yasa çevirirler; bu sefer de geriye hayat kalmaz." ...
Güzel günlerin geleceğini bekliyorsan güzel günler hep gelecekte kalır. Sen bulunduğun günü güzel yaşa!
Sayfa 150Kitabı okudu
Çalış, necə xoşuna gəlirsə, elə də yaşa!
Sayfa 482 - TEAS PressKitabı okudu
Senesens; yaşlanmış hücrelerin tıbbi adıdır. "Zombi hücreler" olarak adlandırılmalarının nedeni ne tam ölü ne de tam canlı olmalarıdır. Bir bakıma araftadırlar. Bu hücreler, kronik inflamasyonu en çok tetikleyen ve yaşa bağlı hastalıkları başlatan hücrelerdir. Huysuzdurlar ve çevrelerindeki diğer sağlıklı hücreleri de yaşlanmaya teşvik ederler. Aslında bakılırsa zombi hücrelerden kurtulmak gençleşmekle eşdeğerdir.
Dünden ders al. Bugünü yaşa. Yarın için umut et.
Albert Einstein
Albert Einstein
Resim