160 syf.
8/10 puan verdi
Dr. Moreau ve Kapitalizm Üzerine
Okuduğum ilk ingilizce kitap olması üzerinde daha derin araştırmalar yapmamı gerektirse de, Dr. Moreau'nun Adası'nın distopik bir eser olduğunu söylemeliyim. Prendick'in bir gemi kazasından sağ kurtulduktan sonra yaptığı veya gördüğü vahşi deneyleri, günümüzde insanlar üzerinde denenen ve çeşitli kimyasallara benzetiyorum. Söz konusu çeşitli kimyasallar veya bize iyi geldiği söylenerek reçete edilen ancak belirli bir süre sonra kullandıktan sonra bize onarılamaz hasarlar oluşturan "antidepresanlar" ile genetiği değiştirilmiş milyarlarca besin.. Birilerini daha zengin etmek için çalışıyor, hayatı kaçırıyor, onları daha zengin ederken cebimize az para girse kendimizi "zengin" hissediyoruz. Hayvanların insanlaştırıldığı, insanların hayvanlaştırıldığı ve tüketime alıştırıldığı, birbirine yabancılaştırıldığı ve toplumdan koparılışın bu denli hızlı olduğu hakikati size yabancı geliyor mu? Dr Moreau'ya gelince.. İnsanın doğasının bazı durumlarda ne kadar tehlikeli olabileceğini, bilim adı altında yapılan bazı deneylerin canlıları nasıl mahvedebildiğini gergin atmosferiyle tasvir edebilmeyi başarmış. Olay sade bir dille işlenmiş, sembolizasyonla ve mesajlar, kitabın erken dönem bilimkurgu eseri olmasına karşın oldukça yeterli. --post-antroposentrik değilim-- “Dört ayak üstünde yürümeyeceksin; Yasa böyle buyurur. Biz İnsan değil miyiz?”
H. G. Wells
H. G. Wells
The Island of Dr Moreau
The Island of Dr MoreauH. G. Wells · Alma Books · 07,5bin okunma
Bende bir tevazu hastalığı varmış bir aydınlanma yaşadım. Ama atalarımızın hakkını vermek lazım ki fazla tevazunun sonu da vasat insandan akıl dinlemeye çıkıyor. Bunun üniversitede ortaya çıktığını düşünüyorum. İnsan belli bir standartın üstünde yetiştirilince ve başka türlüsünü bilmeyince dışlanabiliyor. Özellikle maddi durumu iyi olan kişiler
Reklam
İrade
Alperen zahmet olacak ama seni mutsuz eden şeyleri yapmayı bırak. Seni huzurlu ve iyi hissettiren şeyleri yap artık. 3 ay sonra 23 yaşına gireceksin. Pişman olacağını biliyorsun ileride. İleriye doğru bir yolculuğa başlamanın zamanı gelmedi mi sence de? Bilinçli davran artık, o her zaman övündüğün mantığını kullanma zamanı geldi. Basit yaşa, anı yaşa, mutlu ol. Kendini sabote etmeyi, kendine acımayı bırak. Lütfen. Mücadele et. Hayat güzel, sev hayatı. Madem hayatı seçtin, yaşamayı seçtin hakkını vererek yaşa. Keyfini çıkar hayatının. Arkadaşlarına değer vermeye devam et. Sevdiğim özelliklerinden biri bu. Ailene kötü davranma, üzme anneni lütfen. Kendine gel artık. Tam şu an kendine gel. Ayın birinde değil, pazartesi değil, saat buçuk olunca değil. Şu an. Geç olmadan. Rica ediyorum senden, yalvarıyorum. Olmak istediğin kişiye ulaşmak için çabala artık. Nelerin seni iyi hissettirdiğini en iyi sen biliyorsun. Yaşadın daha önce o güzel hislerini, yaşamaya devam etmek senin elinde. İradene sahip çık, sonucu seni kötü etkileyecek şeyleri yapmayı bırak artık. Lütfen Alperen. Yapma bunu kendine. Neden böyle yapıyorsun? -korkuyorum çünkü. Sıkılmadın mı korkmaktan, düşünmekten, çevrenden dolayı kendini gerçekleştirememekten. Aş artık bunları. Sen bundan çok daha fazlasısın. O iyi alpereni geri istiyorum ben. İnsanları üzmeyen, iyi niyetli, o herkesin sevdiği Alperen. O çocuk çok güzeldi. Güzel ol. Karşılık beklemeden güzel ol, iyi ol. Bil ki o zaman iyi olacaksın, iyi hissedeceksin. Önemli olan da iyi hissetmek değil mi zaten.
Yaşlılık
Yaşlılık Erik Erikson'un dile getirdiği gibi, "hayatın bütünlüğünün kavrandığı bir durak"tır ve insan oradan biriktirdiği bilgelikle hayatı seyredebilir. Doğu veya İslam kültürlerinde yaşlılığın bilgelikle bir tutulması, "ak sakallı ihtiyar" ların her zaman bir hürmet nesnesi olması, önemli hakikatlerin onların dilinden aktarılması, bu kültürde yaşa verilen değeri gösteriyor.
Ormana gittim çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyorum! yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak için. ve ecel geldiğinde fark etmemek için yaşamamış olduğumu.' Kısa bir ara verdi. Bu şiir e.e. Cummings'ten: Düşler âlemine dal yoksa bir slogan seni de deviriverir (onların kökleridir ağaçlar ve rüzgar da rüzgardır) Yüregine güven denizler tutuşsa da (ve aşkla yaşa yıldızlar geri çekilse de) Geçmişi onurlandır ama geleceği Kucakla (ve dans ederek bu düğünde unutuver ölümü) İtibar etme bir dünyaya hain ve kahramanlarla dolu olan (çünkü tanrı kızları sever bir de yarını ve toprağı)
Sayfa 124
Ey dost! Bu varlık sırrını çözeceğim diye ne yorulup duruyorsun? Neden boş düşüncelerle gönlünü üzüyorsun? Neşeli yaşa ve hayatı bu neşe içinde geçir; çünkü, bu varlık yaratıldığı zaman, herhalde sana danışan olmadı.
Reklam
Bazı insanlar böyle yaşar sözünü senden öğrenmiştim. Bunu bilmeden uzun bir süre bu sözle hayata tutundum. Sonra sen bana dedin ki; "Bazı insanlar böyle yaşar diye değil Lina. Sen nasıl istiyorsan öyle yaşa diye." Ben böyle bir hayat istemiyorum Aral. Ben senin istediğin hayatı istiyorum. Ama kalırsam o hayattan her gün daha da uzaklaşacağım. Tutuklandığımı ve ayrı kaldığımızı farz et. Mutlaka hayatımı kazanarak geri döneceğim. Sözümü tutamadığım için özür dilerim. -Seni çok seven Lina'n.
136 syf.
10/10 puan verdi
Carpe Diem (anı yaşa)
Ölü Ozanlar Derneği’nin kitabını okumadan önce filmini izlemiş ve çok beğenmiştim. Bence herkesin en az bir defa izlemesi gereken bir film. Konu: Çok katı ve geleneklere bağlı bir okul olan Welton Akademisi’ne John Keating adında, Welton Akademisi’nden mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni gelir. Öğrencilerin hayatı onu gelmesiyle değişir. Eksantrik bir kişiliğe sahip olan Bay Keating’in öğrencilerinden istediği tek bir şey vardır: anı yaşamaları. Bir gün Neil ismindeki bir öğrenci, kütüphanede Bay Keating’in yıllığını bulur. Öğle yemeği esnasında yıllığı inceleyen Neil ve arkadaşları, Bay Keating’in Ölü Ozanlar Derneği adında bir kulübe üye olduğunu öğrenirler. Ölü Ozanlar Derneği’nin üyeleri, akşamları bir mağarada buluşurlar ve her bir üyesi bir şiir okur. Neil ile arkadaşları, Ölü Ozanlar Derneği’ni yeniden canlandırır. Ancak bu işin sonu pek iyi bitmez. Eğer mutlu bir sonla bitmeyen, trajik kitapları seviyorsanız tavsiye ederim. NOT:Kitapta, filmde olmayan birkaç bölüm var.
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201626bin okunma
İnsanın en büyük savaşı kendiyle olan savaşıdır, çünkü kazanan olmaz
İnsanın aklı ve kalbi sürekli bir savaş halindeydi. Muhteşem bir uyumsuzluk ve çekişme. İnsan bedeniyse mübareze alanıydı, bu uyumsuzluğun, bu korkunç savaşın. Savaşı başlatan da, savaşın galibi de zamandı." Derdi. Sonra da şöyle devam ederdi bu konuşması, "Gençsin, sen bu sava- şa müsaade etme, anlar ne getiriyorsa, hayat ne sunuyorsa onu yaşa ve onunla mutlu ol." Der, "Hayatı sunulduğu gibi kabul etmek, insanları olduğu gibi kabul etmek en büyük erdemdir!" diye de eklerdi.
İsrail Mescid-i Aksa'ya şah çekecek. Umarım mat olmaz Aksa.
İsrail ve Büyük Satrançta Son Hamleler Şah / Mat mı? Satranç en sevdiğim oyun ve yedi yaşından bu yana oynarım. Oyunu bana öğreten babam dışında birçok iddialı ismi yendim. Bazen de kaybettiğim oldu doğal olarak. Fakat genel olarak fena bir oyuncu sayılmam. Satrançta meşhur açılışlar vardır; İspanyol açılışı, Hint açılışı gibi. Aynı zamanda
Reklam
İnsanlar her yıl kaç çocuğun kimsesiz kaldığını ve kaçının kimsesizler yurdunda hayatı hiç tanımadan, belli bir yaşa geldiğinde ayrılmak zorunda olduğunu bilmezdi çünkü bu onların meselesi değildi.
Sayfa 315Kitabı okudu
– Bırak yorgunluğu, Beckmann. Gel. Yaşa! – Bu hayatı mı? Hayır, bu hayat bir hiçten ibaret. Ben artık yokum bu oyunda. Ne diyorsun sen
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
İki kişiyle yaşıyorum. Biri siyah Biri beyaz Anlaşamıyorum gerçi ikisiyle de Siyah diyor bosver herseyi, akışında yaşa hayatı Beyaz bana hatırlatıyor hayallerimi Siyahla çok mutsuzum ama onu bırakamıyorum Beyazım bana çok iyi geliyor ama ona iyi davranamıyorum Siyah bana gerçeğe benzeyen üzüntüler bırakıyor Beyaz gerçeğe benzeyen umutlar
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.