"Gözlerini merakla doldur," dedi, "ve sanki on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa. Dünyayı gör."
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Reklam
Adam bu yaşa çatanda keçmiş onun üçün gözəlləşir. Hətta pis günləri da gözəl görünür. Gənc olanda gələcəyi fikirləşirik. Gələn il necə olacaq, beş ildən sonra nə olacaq? Tələsirik ki, günlər tez-tez keçsin və biz tez gələcəyə çataq. Amma elə ki yaşa dolursan, daha gələcək olmadığına görə keçmişə baxırsan.
Sayfa 395 - MəsuməKitabı okudu
Ah be Osho yiğenim gel bizim memlekette yaşa gör amacı
Para gereklidir. O bir ihtiyaç. Ama para, amaç değil ve asla amaç olamaz.
Birinci Madde: Yaşadığın hayatı sevmek için bir sebep bulamıyorsan yaşadığın hayatı seviyormuş gibi yapma. İkinci Madde: İnsanların ezici çoğunluğu asla düşünmez, düşünenler de asla ezici çoğunluk olmaz. Ayrımı gör! Tarafım seç! Üçüncü Madde: Tarafını seçemiyorsan bari sadece yaşa, hırslarından arın; bir su yosunu ya da yaban otu ol. Dördüncü Madde, diye mırıldandı Asya, yorganı burnuna çekip öteki tarafa dönerek. cevaplarıyla ilgilenmediğin sorular sorma.
Sayfa 133Kitabı okudu
İnsanoğlu aslında duyguları yüzünde gezinen bir mahluktu, diye düşündü, duyguları maskelemeyi öğrendiğimiz yaşa gelene kadar her duygumuzun ifademizden okunuyor olması ne tuhaftı neydi bize duygularımızı saklamayı Öğreten şey hayat değildi diğerleriydi. Duygularımız yüzünden yargılanan yargılanan saklanmayı öğreniyor ve belki de sürekli herkesten sakladığımız duygularımızı bir zaman sonra artık hissedemiyor, ruhumuzun rengini, varlığımızın neşesini feda ediyorduk yargılanmamaya. Siyah-beyaz oluyorduk… Soluyorduk.
Reklam
‘Gözlerini merakla doldur,’ dedi, ‘ve sanki on saniye sonra ölecekmişsin gibi yaşa. Dünyayı gör. Fabrikalarda yapılan veya parası ödenen herhangi bir rüyadan daha muhteşemdir. Garanti istemez, güvenlik istemez
“İhtiyacımız olan tek şey daha azı. Geçmişe takılma, hayal et ama geleceği hayal etme; ânı yaşa ve gör “
İnsanların yoğun bakışları ve sağanak yağmur altında yolunu kaybetmiş bir berduş gibi Kolombo sokaklarında yürürken, karşıma çıkan ilk yere girip sığınmaya karar verdim. Çok geçmeden kapıları açık bir Budist tapınağına rastladım. Çekingen bir turist edasıyla yavaşça girdim içeriye. Yağmurluğumu çıkardım ve soluklanmak için köşede yer alan kilimin
Kavrayış yeterlidir; herhangi bir çabanın buna yardım etmesi gerekmiyor. Onun ateşi, içindeki bütün bilgileri yakıp yok etmeye yeter de artar bile. Gör yeter. Beni dinlerken, benimle gel. Beni dinlerken elimi tut, seni götürmeye çalıştığım yerlere doğru adım atmaya çalış ve söylediklerimi gör. Tartışma. Evet ya da hayır deme, hak verme, haksız deme. Bu anı benimle birlikte yaşa. Ve o kavrayış birden ortaya çıkar. Eğer dikkatle dinliyorsan, burada dikkat kelimesiyle konsantrasyondan söz etmiyorum; dikkat kelimesiyle, donuk bir zihinle dinlemek yerine farkında olarak dinliyorsan, zekanla, canlılığınla ve her şeye açık olarak dinliyorsan, burada şu anda benimle birlikteysen ve aklın başka bir yerde değilse, dikkatten kastettiğimi anlamış olursun. Başka bir yerde değilsin. Zihninde benim söylediklerimle eski düşüncelerini kıyaslama. Hiçbir şeyi kıyaslama ve yargılama. Söylediklerimin doğru olup olmadığını ya da ne kadarının doğru olduğunu içinde yargılamak için orada değilsin.
Reklam
"Yenildik dediler," diye tekrarladı. Hüzün sesini yumuşatmıştı. Gülümsedi. "Paydos der gibi." Yine gülümsedi. "Hani bayram yerinde salıncakçı; yandııı der ya.. tıpkı onun gibi; harp bitti dediler. Bir de baktık ki bizde ne kol kalmış, ne kanat. Hafız'ın oğlu Demirci Salih, Çolak Salih olup çıkmış. Sen olsan nişlersin? de bakalım şimdi Ali Emmiiii?" Gülüyordu: "Surat da kalmamış. Anamın halini bi gör." Ihlamuru yeniden dikti: "Padişahım çok yaşa!.." Ona bakıyor ve susuyorlardı. Çeşit çeşit bakışlar ve çeşit çeşit susuşlar. Salih şapşal bir gülüşle: "Padişahım çok yaşa," diye tekrarladıktan sonra alçak bir sesle ilave etti. "Ama böyle bir bağırma istiyor insan. Padişahım, madişahım.. ne olursa olsun bi şey için, biri için 'Çok yaşa' diye bağırmalı insan... Pek hoş oluyor yani.. kol bacak gitse de!.."
Hüznünü yaşa, ama onunla bütünleşme. Yeniden ayağa kalk ve hayata kaldığın yerden devam et. Belki de hüznün, içimizdeki gücün kaynağıdır. Bu yüzden, hüznünü bir yolculuk olarak gör. Dünya seni beklemiyor olabilir, ama sen kendi yolunu çizebilirsin. Işığın içinde yürü, çünkü hüznün bile bir anlamı vardır.
Daha iyi nefes al daha uzun yaşa
İlkbaharda, parlak gözler için ssss sesi çıkar Ağaç da karaciğerine yardımcı olsun. Yazın, hhhaaa sesini kullanın ki kalp ve ateş huzur bulsun. Sonbaharda, si sesi metali dengeler ve bir araya toplar, böylece akciğerler nemli kalır. Böbrekler için bir sonraki çççiii sesini kullan ki içindeki suların durulduğunu gör. Üçlü ısıtıcı şşşşiiii sesini söylemeni gerektirir, böylece sorunların kül olur. Dört mevsimin hepsinde derin nefesler al ki dalağın yediklerini işleyebilsin. Ve tabii ki yüksek sesle nefes vermekten kaçın, öyle ki kendi kulakların bile duymasın. En mükemmeli uygulamanın kendisidir ve ilahi iksirini korumana yardım eder.
Hayata yeniden Başlayabilseydim Eğer...!
İnsan için en büyük felaket, ölüm saati gelip de geride kalan yıllara baktığında, "aslında hiç yaşamamış olduğunu” fark etmek olmalıdır. Ben bugün sizlerle, kanserden ölen Emma Bombeck’in ölümünden hemen önce kaleme aldığı duygularını paylaşmak istiyorum: "Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer; hastayken yatağa girer dinlenirdim...
Bir eksiklik vardı: Sağduyu mu, soğukkanlılık mı, koruyucu bir budalalık mı? Bağnaz olmadığı söylenemezdi. İngsos ilkelerine inanıyor, Büyük Birader'e tapıyor, elde edilen zaferlerle coşuyor, sapkınlardan nefret ediyordu, hem de yalnızca içtenlikle değil, sıradan bir Parti üyesinde rastlanmayan bir şehvetle, her şeyi günü gününe bilerek. Yine de, her an gözden düşebilirmiş gibi bir hali vardı Syme'ın. Söylenmese daha iyi olacak şeyler söylüyor, çok fazla kitap okuyor, ressamlar ve müzisyenlerin gediklisi oldukları Kestane Ağacı Kahvesi'ne takılıyordu. Kestane Ağacı Kahvesi'ne gitmeyi yasaklayan bir yasa olmadığı gibi, yazılı olmayan bir yasa da yoktu, gel gör ki kahvenin adı kötüye çıkmıştı.
1.131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.