Biraz erken ya da biraz geç ölmenin bir anlamı olmadığına göre, yaşamanın amacı neydi? Zaten yok olacak kumdan şatolar yapmak neye yarıyordu? Büyük bir mücadele içinde olan insanlar böyle şeyler düşünmüyor, kendilerini hayattaki başarılarına adıyorlardı. Ama insanın temel duygusu buydu. Yeryüzü korkusu, yaşam ürkekliği, geçici olmanın yarattığı yürek burkulması. Yani boşluk, büyük bir boşluk.
Sayfa 218Kitabı okudu
-İnsan soyu o zaman nasıl devam edecek mi diyorsunuz? İnsan soyu devam edecek de ne olacak? -dedi. -Ne demek ne olacak? Aksi takdirde biz olmazdık. -Biz olsak ne olur yani? -Nasıl ne olur? Yaşamamız gerek. -Ne için yaşayacağız? Eğer hiçbir amaç yoksa, eğer yaşam, sırf yaşamış olalım diye bize verilmiş bir şeyse yaşamanın gereği yoktur. Ve eğer öyleyse o zaman Schopenhauer'ler, Hartmann'lar, budistler son derece haklılar. Ama eğer yaşamanın bir amacı varsa, o zaman amaca ulaşıldığında yaşamın sona ermesi gerektiği de ortadadır.
Reklam
Çok önemli sorular
Psikanaliz tedavisinin amacı kişinin kendini daha iyi anlamasını sağlamak mıdır yoksa onu istediği gibi arzulayabilmesi için özgür kılmak mı? Peki bu amaçlar birbirini tamamlayıcı ve birbirinden ayrılmaz mıdır yok­sa bağımsız mı? Benliğim denilen şeyi anlamam arzumu özgür mü bırakır yoksa ona ket mi vurur? William James'in deyimiyle bu, "ilelebet içimize sızmaya devam edecek bir yenilik ve olası­lık" imkanı mı doğurur? İyi bir yaşam kendi iç dünyamda ve baş­kalarınınkinde neler olup bittiğini ve kim olduğumu kavradığım bir yaşam mıdır yoksa buna ihtiyaç duymadığım, incelemeye tabi tutulan hayatın katlanılmaz olduğu bir yaşam mı?
Sayfa 56 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
...hayatın temel amacı haline ge­tirilen mutluluğa saplantılı biçimde odaklanmak, bazı psikolojik araştırmaların ortaya çıkardığı gibi bizi paradoksal bir biçimde daha az mutlu, daha fazla nevrotik yapar.
Gündelik yaşamlarının kısıtlı muhitlerinde kapana kısılmış sıradan insanlar, kendi muhitlerinin bağımlı birer parçası olduğu -rasyonel ve irrasyonel büyük yapılar hakkında akıl yürütemez genellikle. Dolayısıyla çoğu kere, görünüşte rasyonel olan ama hangi amaçlara hizmet ettiğini bilmedikleri birtakım eylemler gerçekleştirirler, en üst konumlarda olanların bile -Tolstoy'un generalleri gibi yalnızca bu amaçları biliyormuş gibi yaptığı yönünde gittikçe artan bir kuşku ortaya çıkmıştır. Bu tür örgütlenmelerin artan bir işbölümüyle birlikte yükselişi, içlerinde akıl yürütmenin zor ya da olanaksız hale geldiği daha fazla yaşam, iş ve boş zaman alanını ortaya çıkarır. Sözgelimi bir asker, her bir eylemin bütün içerisindeki yerini bilmeksizin ya da 'eylemin nihai amacı hakkında hiçbir fikre sahip olmaksızın, işlevsel olarak rasyonel bir eylemler dizisinin tamamını doğru bir biçimde yerine getirmektedir." Teknik yönden üst düzey bir zekâya sahip olan insanlar bile, fırlatılmış ilk atom bombasıyla sonuçlanacağını bilmeksizin kendilerine tahsis edilen görevi etkin bir biçimde yerine getirmektedir.
Acının temizi de var kirlisi de
《... Çünkü hiçbir acı baki değildir, her duygunun bir vadesi, bir yaşam süresi vardır... Fakat acıdan kaçmaya çalışırken yaptığımız her şey bize acımızı daha çok hatırlatır, çünkü zihnimizin acıdan kaçmak için önerdiği şeyleri yaparken bir yandan da acımızı kontrol edip şiddetini ölçeriz. Örneğin başımıza üzücü bir şey geldiğinde olanlara iyi tarafından bakmaya çalışmak pek işe yaramaz çünkü bu yaklaşımın çoğu zaman asıl amacı acıyı hissetmektir. Zihnimizin bir tarafı sürekli "Olanlara iyi tarafından baktım. Bakayım şimdi acım ne durumda? Geçmiş mi?" diyerek acıyı yoklar. Yoklanan acı yeniden tetiklenir, gündemde kalır. Tıpkı pembe fili düşünmemek için bir yandan aklımıza başka şeyler getirmeye çalışmamız gibi...》
Sayfa 52 - İnkilap KitapeviKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.