Hayat ve Umutsuzluk
Yaşam sonlu olduğu veya hayatın daha yüce bir amacı ya da derinlere yerleştirilmiş bir tasarımı olmadığı için umutsuzluk içinde yaşamak su katılmadık nankörlüktü.
İnsanın duyduğu ana gereksinim olan başkasıyla kaynaşıp kendi yalnızlığının hapishanesinden kurtulma isteği insana özgü bir başka istekle ‘ insanın sırrını ‘ çözmekle iç içedir. Yaşam, salt biyolojik yanıyla bir mucize, bir giz olmayı sürdürürken, insan, insanca yanıyla, kendisi ve diğer insanlar için çözümsüz bir sır olarak kalmaktadır.
Reklam
Muazzez İlmiye Çığ'ın kitaplarını hala okumadınız mı?
Oya Çınar Muazzez İlmiye Çığ röportajı 26 Mayıs 2018 Fahri doktoranız, 23 kitabınız ve bilimsel makaleleriniz var. Eğlenceye vakit kaldı mı hiç? Yaratırdım! Tabii eğlence deyince benim aklıma sinema, tiyatro ve seyahat geliyor. Eşimle sık sık tiyatroya giderdik. İmkan buldukça davetlere, kokteyllere katılırdık. Ve hep gezerdim. Sadece
632 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Farklı karakterlerin hayatlarında, düşüncelerinde dolaşmak benim için oldukça haz veren bir durum olmuştur. Raskolnikov, Meursault ve Roquentin’den sonra eklenen bir karakterimiz daha var, İlya İlyiç Oblomov! Öncelikle kimdir bu Oblomov? Yakın dostu Ştolts tanıtsın bize: “Birçok zorlukla karşılaştı, donuklaştı, uyuştu, neşesi, zevki bozuldu,
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,9bin okunma
56 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Bir karanlık ruh daha cehennemine böyle ulaşır
XV. Louis zamanında Fransa sarayında etkin olmuş bir aristokrat kadının, Madame de Prie’nin yaşam hikayesidir bu. Sarayda hüküm sürdüğü dönemde bir sözü ile insanların hayatlarını karartabilecek güce sahip olmuş; hırslı, tutkulu, acımasız ve kibirli bu kadın yönettiği çıkar ilişkilerinin sonucu Fransa ekonomisini olumsuz etkileyip halkı saray
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202178bin okunma
Yaşam, salt biyolojik yanıyla bir mucize, bir giz olmayı sürdürürken, insan, insanca yanıyla, kendisi ve diğer insanlar için çözümsüz bir sır olarak kalmaktadır. Kendimizi tanıyoruz, harcadığımız tüm çabalara karşın kendimizi tanımıyoruz. Yoldaşımızı tanıyoruz, ama gene de tanımıyoruz onu, çünkü biz bir eşya değiliz, arkadaşımız bir eşya değil. Kendimizin ya da bir başkasının varlığının derinliğine ne kadar inersek, bilginin amacı bizden o kadar uzaklaşıyor. Ama insan ruhunun gizliliğine girme, ‘o‘ olan en diplerdeki öze ulaşma isteğinden kendimizi alamıyoruz. Sırrı çözmenin tek bir yolu, umutsuz bir yolu vardır: o da, bir başkasının üzerinde tam bir egemenlik kurmak, ona istediğimizi yaptıracak, istediğimiz duyguları hissettirip, istediğimizi istetecek güce erişmektir. Bu ise, onu bir nesne, bizim nesnemiz, bizim malımız haline getirir. Bu en son dereceye varan öğrenme çabası, insana acı çektirmenin arzulandığı ve çektirme yetisinin kazanıldığı sadistliğin aşırı evrelerinde belirir. Karşıdaki kişi tartaklanır, çektiği acının sırrını ortaya koyması için baskı yapılır. Kendimizin ya da bir başkasının sırrını çözmek için duyduğumuz bu şiddetli isteğin altında derin ve keskin bir zulmetme ve yoketme dürtüsü yatmaktadır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.