1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
YouTube kitap kanalımda Albert Camus'nün hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/-_X3xWwwAoA
Yönetmen Akira Kurosawa'nın yine yönetmen Ingmar Bergman'a bir mektubu vardır, o mektubun içerisinde şöyle bir kısım geçer:
"İnsan, bir bebek olarak doğar, bir çocuk olur,
İncelemeye başlamadan önce sizinle bu kitapla ilgili çok şaşıracağınız, sıra dışı bir bilgi paylaşmak istiyorum: Dostoyevski bu kitabı kumar borcunu ödemek için sipariş üzerine sadece 25 gün........
Kızmayın hemen, küçük bir şakaydı arkadaşlar... :) Bu kitap hakkında konuşurken bu bilgiyi vermeyenleri Sibirya'ya kürek cezasına
İncelememe bir alıntı ile başlamak istiyorum.
“Kitap okuyorsun ve yapayalnız buluyorsun kendini”
Beni bu eserde en çok etkileyen alıntı olmuştu.
Kitap okurken hiç şikayetçi olmadığım bir durumdur.
Bazen anlamsız bir kalabalıktan ziyade bir kitabın içerisinde yalnızlaşmak daha anlamlı geliyor.
İyi Bilimkurgu, İyi Edebiyattır sözüne karşılık diyeceğim şudur; DUNE, Bilimkurgunun “Edebiyatıdır.”
“Ya kahraman olarak ölürsün, ya da kötüye dönüşmeni izleyecek kadar uzun yaşarsın.”
Bu repliği “Batman” severler Nolan’ın yönettiği Kara Şövalye filminden hatırlayacaktır. Bu hayatta herkesin bir amacı vardır, en amaçsız insanın bile
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Abartılmış kitlelere hitap etmek uğruna edebi değer atfedilmeyen öykülenen romanlar kolay okunduğunu ve okuru düşündürmediğini düşünürüm, çevremden duyduklarım ve deneyimlediğim kadarıyla ki yıllar önce hep bestseller bölümünden kitap satın alırdım, Sıkı kitap severler, tutkulu edebiyat okurları kitapçıların bestseller bölümlerinden uzak durmaya çalışır çünkü “sabun köpüğü” diye nitelendirilir. Bu kitaplara, güzel cümlelerin, derinlikli konuların, edebi eserlerin tadına varmış okurlar tarafından genellikle önyargıyla yaklaşılır. Bu kitapta ülkemizde
Gülseren Budayıcıoğlu piyasada reklamları her kanalda “Gerçek hayattan uyarlanmıştır” ibareleri yazara, dizilerine hep antipatik baktım. Ne kadarda yanılmışım.
Gülseren Budayıcıoğlu okudum ve beğendim yazarın diğer kitaplarınıda kısa zamanda arka arkaya okuyacağım.
- “Dr. Irvin Yalom bütün içtenliği ve samimiyetiyle hastalarıyla yaptığı psikoterapi seanslarını en ince detaylarıyla yazdı. Onu çok eleştirenler ya da benim gibi alkışlayanlar oldu ama en önemlisi, büyük bir okuyucu kitlesi Yalom’u okudu ve ondan çok şey öğrendi.” (Yazar notu)… Evet önyargılı davranıp bende kızmıştım ve evet her ikisinden çok güzel şeyler öğrendim.
Kitap psikolojik olmanın ötesinde edebi eser düşünce ve hayat felsefesi ile harmanlanmış. Ve hiç bir Latince kelime ve felsefi terim yoktu hayatın içindeki kelimeler ile bizlere hayatı: net, anlaşılabilir, hissettirecek şekilde vermiş. Her okuyucu yaşam tarzına, bakış açısına, algılama tarzına göre farklı anlamlar elbette çıkarabilir. İyi okumalar diliyorum.
Madalyonun İçiGülseren Budayıcıoğlu · Doğan Kitap · 202018bin okunma
*Yaşamak acı çekmektir; yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda bir anlam bulmaktadır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Ama hiç kimse bir başkasına bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bunu kendi başına bulmak ve bulduğu yanıtın öngördüğü sorumluluğu üstlenmek zorundadır"
İlk cümlem,
İnsanın Anlam Arayışı*
Çağdaş dünyanın gerekçeleriyle ve kendi tarihsel mirasını uzlaştırıcı bir yaşam felsefesi geliştirememiş toplumların, kronolojik yaşıyla orantılı olarak olgunlaşmış bireyler üretebilmelerini beklemek bir ütopyadır!
"Beni yüzüstü gömün, çünkü yeterince gördüm!" (Hakan Günday)
Böyle bir cevheri yeni yeni tanıyan benden, yeni yeni tanıyacaklara özel olsun bu inceleme;
Şule Gürbüz, Dolmabahçe sarayında antika saatleri tamir eden bir yazarımızmış. Çok boyutlu ve çok katmanlı metinler yazmasının yanı sıra, karakter ya da kurguya değil daha çok
Japon felsefesi ve diğer uzak doğu felsefelerinde bir amaca bağlanmak yada sürekli meşgul olarak mutlu olmak genel ana prensiptir. Bu kitapta da aynı mantık üzerine yazılmış.
1- Bir amaca bağlanmak
2- Hayatın olağan şartları içinde herşeyi normal karşılamak, olaylara karşı tabiri caizse su gibi olmak.
Bir okunuşta bitecek kitap türlerinden. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Hepimiz her sabah ev dediğimiz bir prizmadan çıkar, gitmek istediğimiz yere ulaşmak için kare, dikdörtgen başka bir prizmaya biner ve başka iş dediğimiz bir prizmaya ulaşmaya çalışırız. Bilinçli ya da istemeyerek koşullandırılmışızdır artık günlük iş ritüellerini yerine getirmek için. Sabah erken kalktığımız için yüzümüz asık ve donuktur, akşam