............. içimizdekilerin aynısıdır. İçimizdekinin dışında başka bir gerçek yoktur. İnsanların çoğunun gerçeğe bu kadar aykırı bir yaşam sürmesinin nedeni, kendileri dışındaki görüntüleri gerçek saymaları, içlerindeki dünyaya ise asla söz hakkı tanımamalarıdır.
-Utan, proletarya! Halk masallarımızın ve eski hikayelerimizin sözünü ettiği, sözünün eri, dobra konuşan, içki düşkünü o dedikoducu kadınlar nerede? Taban tepip duran, hep yemek yapan, hep şarkı söyleyen, yaşam tohumları ekip neşe saçan, sağlıklı ve gürbüz çocukları hiç zahmetsiz doğuran o ehli keyif kadınlar nerede?.. Bugün kolu kanadı kırık cılız çiçekler olan, soluk renkli, kansız cansız, midesi sakat fabrika kızları ve kadınları var!.. Güçlü hazları hiç tatmadı onlar; kabuklarını nasıl kırdıklarını şöyle şen şakrak anlatamadılar bir türlü!
İçimizdekinin dışında başka bir gerçek yoktur. İnsanların çoğunun gerçeğe bu kadar aykırı bir yaşam sürmesinin nedeni, kendileri dışındaki görüntüleri gerçek saymaları, içlerindeki dünyaya ise asla söz hakkı tanımamalarıdır. Evet, bu mutlu kılabilir insanı. Ama insan bir kez işin bilincine vardığında, çoğunluğun izlediği yolu seçmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Dostum Sinclair, çoğunluğun izlediği yol kolaydır, bizimkisi ise zor. Gidelim haydi!
FELSEFE KAPİTALİZM VE DİN
Düşünce tarihine bakıldığında filozofların gündemini işgal eden konulardan birinin de din olduğu gözlerden kaçmıyor. Birçok filozofun düşünüş tarzı dine karşı aldığı tutuma göre değişiklik gösteriyor. Felsefeyi dinin hizmetine sunan filozofların tüm ortaçağ boyunca etkili olduğu görünürken, Rönesansla birlikte