480 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İsmi ilginç geldiği için alıp okuduğum bir kitap...İçeriği hakkında hiçbir fikrim yoktu okumadan önce...Trinidad diye bir ülkenin varlığı,siyah beyaz çekişmesi,politikası,yaşam şekli v.s. romanla içiçe anlatılıyor... Dili sıkıcı değil ama tam Türkçeye çevirisinde biraz sıkıntı var gibi...O kadar para verip aldığımız kitapların çevirisine bence biraz daha önem verilmeli!
Yeşil Bisikletli Beyaz Kadın
Yeşil Bisikletli Beyaz KadınMonique Roffey · Pegasus Yayınları · 201313 okunma
‪"‎SteveJobs‬'ın hayatının son günlerinde yazdıklarına bir kulak vermek lazım" İş dünyasında başarının zirvesine ulaştım.Başkalarının gözünde, benim hayatım başarının somut bir örneğidir.Ancak, işi bir tarafa bırakırsak, çok az keyif aldım. Sonunda, zenginlik alışık olduğum hayatın sadece bir unsuru.Şu anda, hasta yatağımda yatıyorken bütün hayatımı hatırlıyorum. Anlıyorum ki tüm gurur duyduğum tanınma ve zenginlik solgun ve yaklaşan ölümün yüzünde anlamsızlaşıyor.Karanlıklarda, yaşam ünitesinden gelen yeşil ışıklara bakıyor ve mekanik uğultularını duyuyorum. Ölümün yaklaşan çizgilerinde tanrının nefesini hissediyorum.Şimdi biliyorum, bir ömür boyu biriktirdiğimiz zenginlik bitecek. Zenginlikle ilgisi olmayan şeylerin de peşinden gitmeliyiz.Bundan daha önemli şeyler olmalı.Belki ilişkiler, belki sanat, belki de gençlik günlerimizin hayalleri. Hiç durmadan zeginliğin peşinden gitmek, kişiyi benim gibi şaşırmış birisine çevirir. Tanrı bize, herkesin kalbindeki sevgiyi hissetmek için duygular vermiştir. Zenginlikle gelen yanılsamalar değil. Hayatım boyunca kazandığım serveti birlikte götüremiyorum.Ne götürebiliyorum, sadece aşkla çöktürülmüş anılar.Birisini arabanızı kullanmak için, para kazandırmak için işe alabilirsiniz, fakat hastalığınızı taşıyacak birisini bulamazsınız. Kaybedilen şeylerin telafisi olabilir. Fakat kaybolduğu zaman bulunamayan bir tek şey var "hayat". Şu anda hayatın hangi evresinde olursak olalım, zamanla, perde iniyorken onunla yüzleşeceğiz. Ailenize, eşinize, arkadaşlarınıza değer verin. Kendinize iyi bakın. Diğerlerine değer verin"
Reklam
·
Puan vermedi
"Gizlenmeyenler yani, gözden çıkaranlar, vericiler; sağlıklarını umursamayanlar, aşırılıktan korkmayanlar, soğuktan kaçmayanlar, rüzgarda hırpalananlar, bozkır güneşine katlanabilenler, kendilerini sürüp gitmesi gereken bir soy değil, doğada bir birim olarak görebilenler; beden harcayıcıları. Başka türlü davranamayacakları için o türlü
Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1
Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1Tomris Uyar · Yapı Kredi Yayınları · 2018344 okunma
300 syf.
5/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Kitabı, arka kapakda "Yazar mizah dolu, çarpıcı ve gerçekçi üslubuyla..." diye devam eden yazıdan ve kitabın adından dolayı eğlenceli olduğunu düşünüp almıştım. Sonuçta aldandım! Mizahi bir anlatım tarzı göremediğim gibi, gerçekçi üslupla ne karakterleri, ne kurguyu, ne de kitabın sonunu bağdaştırdım. Hikâye 80'li yıllarda geçiyor. Fakat yaşam tarzı günümüzü aşmış, değil zamanın Türkiyesi Avrupa da bile o yıllar için normal karşılanmazdı diye düşünüyorum. İki çocuklu evli bir kadın, ara ara bunalıp başka adamlarla ilişki yaşayıp, tatillere gidiyor. Annesi "Artık sıkılmadın mı kızım? Eve dön, bak kocan başkasını bulursa karışmam, fazla naz aşık usandırır, kocanı bıktırma" gibi laflar ediyor. 15 yaşında ki kız öğretmeniyle beraber ve ara ara onda kalıyor. Sevgililer birbirinin yanına taşınıp, beraber yaşıyor. Bir de kitapta ki anne figürleri özellikle kız çocuklarına karşı soğuk, mesafeli, umursamaz ve anne olmaya hazır değil. Sürekli bir sorgulama, kendi hayatını düşünme. Annelik, anne kavramları bu kadar mı basit? Kitapta fazlaca intihar eden karakter var. Hele Mike göz göre göre vakti gelince intihar edeceğini vurgulayıp, bile isteye bunalıma giriyor. Çok kasvetli, en mutlu anlardan mutsuzluk çıkarmaya can atan karakterlerle bezeli bir kitaptı. Hiç tarzım değil. Ben beğenmedim. En azından sonu, güzel ve mutlu bitse belki birazcık kurtarırdı. Yazarın bir kitabı daha kütüphanemde mevcut, okunmayı bekliyor. Bu kitaptan sonra da daha çok bekleyeceğe benziyor.
İki Yeşil Susamuru
İki Yeşil SusamuruBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20195,7bin okunma
377 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Mazlum ÖZEL ‘KANLI TOPRAKLAR’ ROMAN İNCELEMESİ YAPI: 1-Romanın Kimliği: 1934 yılı, Ağustos sonları. 2-İsim-içerik ilişkisi: Romanda geçen tüm haksızlıklar, ölümler, toprak(lar) için yaşanmıştır. 3-Olay örgüsü ve karakter analizleri: Romanın baş karakteri olan Topal Nuri’nin(bundan sonra Topal ismiyle
Kanlı Topraklar
Kanlı TopraklarOrhan Kemal · Everest Yayınları · 2018453 okunma
Soma Maden Faciası
~SOMA MADEN FACİASI~ (melisababy.blogspot.com.tr) E.NİŞLİ Maden faciasında hayatlarını kaybeden tüm emekçi kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Allah geride bıraktıkları tüm yakınlarına sabır versin. "Ekmeğini taştan çıkarmak" deyimi tam anlamıyla yansıtmıştır madencileri. Manisa~Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te kömür
Reklam
ŞEHRİN SOKAKLARI Yürüyorum şehrin sokaklarında, Gün akşama yakın. A’nı yaşıyorum. Mevsimse bahar… Erguvanlar çoktan açtı. Artık mor salkımlı duvarların,
ŞEHRİN SOKAKLARI Yürüyorum şehrin sokaklarında, Gün akşama yakın. A’nı yaşıyorum. Mevsimse bahar… Erguvanlar çoktan açtı. Artık mor salkımlı duvarların,
hayat, ıskalamayı, affetmez (1950’lerden kalmış bir oda. Duvarda eski fotoğraflar, eski mobilyalar. Uzun yıllar değiştirilmemiş, değiştirilememiş bir yaşamın dantelle kaplı tüm eşyaları ve izleri...Yaşamın gözlemlenebildiği bir perncere, pencere önünde (illa sallanan) bir koltuk, pencere pervazında eski konserve kutusundan bir saksı içinde çiçek
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Yabana Doğru isimli bir film önermişti yıllar önce bir arkadaşım. Bilmeyen kişiler de olabilir önce bilgi vermek gerek; Yabana Doğru, gerçek bir hikayeden alınan bir kitap olup, Christopher McCandless adlı maceraperest gencin yaşam öyküsünü anlatan bir kitaptır. Yıllar sonra filmi de çekilmiştir. Huyum kurusun, bana tavsiye edilen şeyleri çok geç
Yabana Doğru
Yabana DoğruJon Krakauer · Siren Yayınları · 20131,076 okunma
Reklam
Yaşamın şu katı gerçekleri dediğimiz şeylerle sürekli olarak karşı karşıya olmak zihnimizi kemikleştiriyor. Yumuşaklık kalmıyor, şiirsellik gidiyor. Orada yeşil otların bitmesine olanak veremeyen bir kum çölüyle karşılaşıyoruz. Basho’nun çağında yaşam daha böylesine şiirsellikten yoksun, böylesine tıkıştırılıp sıkıştırılmış değildi. Bambu kamışlarından yapılmış bir kulübe, bir kamış sopa, pamukludan yapılmış çuval gibi bir çul şair için çevresinde dolanmak, gönlünün çektiği, hoşuna giden köyde kalmak, her türlü yaşantıyı tatmak için yeterliydi. Bu yaşantıların çoğunluğu da ilkel bir yolculukta karşılaşılacak güçlüklerin getireceği yaşantılardı. Yolculuk çok kolay, çok rahat olunca yolculuğun ruhsal anlamı yok oldu. Belki buna duygusallık diyebilirsiniz ama yolculuğun uyandırdığı bir tür yalnızlık duygusu vardır, insanı yaşamın anlamı konusunda düşüncelere götürür. Aslına bakacak olursanız yaşam da bir bilinmezden ötekine bir yolculuk değil mi? Payımıza düşen altmış yetmiş ya da seksen yıllık ömrümüzde, eğer elimizden gelirse gizlerin örtülerini kaldırmaya çalışıyoruz. Bu kısa ömrü üzüntüsüz sıkıntısız da olsa kapalı gözle geçirmek bizi bu sonsuzluk duyarlığının yalnızlığından yoksun bırakır.
Resim