SAHTE CAN YÜCEL ŞİİRLERİ HAKKINDA !!!
Kalibresi düşük şairlerin yazdığı şiirimsi manzumelerin çokça mal edildiği şairlerden biri de Can Yücel. Tam 31 sahte şiirin altında Can Yücel imzası var. Bu sahte şiirlerden biri de ders kitaplarına bile alındı geçen yıl. Prof. Dr. Semih Çelenk, sahte Can Yücel şiirlerinin listesini çıkarmış. Çelenk
Evet, bazen insandan çok hikâyesi etkiler sizi, bazen de bizzat o insanın kendisi. Kişiyi yaşadıklarından nasıl ayırabiliriz diye düşünülebilir, ama ayrıdır. Yaşam bizim dışınızdadır, biz olmasak da akar kendi başına. Bazıları kader diyor bunun adına. Kader, kim bulmuşsa bu açıklamayı, iyi bir iş yapmış. Hakikat olup olmamasının bir anlamı yok, kader bizi rahatlatır, felaketlere göğüs germemizi sağlar, çıldırmaktan alıkoyar. Öyle ya, ilahi bir güç tarafından yazılmış kutsal bir senaryoya kim karşı çıkabilir ki? Hem karşı çıksa ne olacak? Kaderin değiştirebildiğimiz kısmı çok azdır, çoğunlukla o azgın nehrin ortasında ayakta kalmaya çalışırız. Zor iştir, ama çetin şartlar altında yaşadıkları halde dimdik durmayı başarmış insanlar da vardır.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
Kitapta bir distopyadan (distopik bir toplum) bahsediliyor. Düşünceleri nedeniyle işkence gören insanların anlatıldığı bir kitap. Toplumun tele-ekranlar, düşünce polisi, mikrofon gibi çeşitli argümanlarla izlemeye alınarak düşüncelerine müdahale edilmeye çalışıldığı bir yaşam (!) formu anlatılmış. Büyük Birader'e karşı olan herkesin önünde sonunda yola getirilerek(!) yok edildiği bir sistem. Kitaptaki fikirler -sanki hiçbir ayrıntıyı kaçırmayalım diye- farklı cümlelerle sık sık tekrarlanmış. O kadar çok altını çizdiğim cümle oldu ki, şaşırdım. Kitapta anlatılan distopik toplumun, olanlara kendini inandırma çabasını okurken aklıma Hitler Almanya'sı geldi. Konu itibariyle iç karartıcı ancak zihin açıcı bir kitap olduğunu söylemeliyim. Kitabı çok hızlı okudum. Ancak son on sayfasını -belki de istediğim gibi bir sonla karşılaşmayacağımı hissettiğimden- okumak istemediğimi farkettim. Burada kitabı çeviren Celal Üster'i ayrıca tebrik etmek gerek. Çeviri çok akıcıydı. Okuduğum 39. baskıda çevirmen kendi fikirlerini bir önsöz olarak yazmış. İlginç ve açıklayıcıydı. Ayrıca kitabı okurken aklıma gelen Alper Canıgüz'ün Oğullar ve Rencide Ruhlar kitabından bir söz paylaşmak istiyorum:
"Adalet denen şey bir yalandan ibaretti. İnsanlar suç işledikleri için değil suç işlenmemesi gerektiği için cezalandırılıyordu. Sistem gaddarca bir caydırıcılık üstüne kurulmuştu."
Keyifle okumalar dilerim...
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023167,7bin okunma
Sahil ve geceye âşık denizin adamı...
Evet, Sait Faik Abasıyanık'ı bir kelimede anlatacak olursak o tek kelime deniz olurdu. 20. yy. başlarında sahneye çıkmış bu dev insan, ağır ve sisli bir teknolojiye maruz kalmadan en güzel hayat ve insan tasvirini ancak bu kadar güzel yapabilirdi. Sabahattin Ali, Reşat Nuri Güntekin ve yazarımız Abasıyanık'ın
Anladım ki pişman olmak insana zevk veriyor. Keşke
demek hoşuna gidiyor ve de. Önyargıyı, seviyor, onun
yaşam biçimi olmuş bu. Bir yüzyılda yaptığı hatayı diger
yüzyılda aynen tekrar ediyor.