Zaman, toz gibi dağılırken,
Saatler, yağmur damlası gibi düşüyor.
İçimdeki sesle konuşuyorum, içimden,
Duvar çatlaklarından sızan hayat,
Masada yalnızlığa dert ortağı oluyor.
Pencereye gölge düşüren ay, göğümde taştı,
Yaşadıklarım, tenime şiirler yazdırıyor.
Dudaklarının kuru ırmak susuzluğunda,
Çöllerden sular diliyorum...
Yıldızların sokağa düşüşünde,
Parlayan yaprakların nağmelerinde bahar var.
Okyanus dolusu yalanlar çağında,
Kahkaha kalabalığına sevdalanıyor insan...
Zamansız telaşın hayat çırpınışlarında,
Boğulan duygular, mutluluğu raflara kaldırıyor...
Gözlerinin sahte gülümsemesiyle tanınan hayat,
Caddelerin kirli suskunluğunda kainatı arıyor.
Dilsiz şairlerin kekeme şiirlerinde,
Gecenin ıslak karanlığı yankılanıyor.
Yorgun insanlığın aciz tohumu,
Büyüyen ve özlenen çocukluğunda,
Uyuyor yaşam...