Bence dünyanın en güzel romanı budur... Evet, kabul ediyorum, tamamen kişisel bir görüş bu ancak ben öyle olduğuna inanıyorum. Bu görüşe ilk sahip olduğumda henüz bir üniversite öğrencisiydim ve kitap okuma maceramın başlarında sayılırdım. Lakin aradan uzun yıllar geçti, aralarında hatırı sayılır miktarda roman da olan binden fazla kitap okumuş
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Ne çok okunacak kitap var. Hergün listeye bir yenisi daha ekleniyor. Bazen ömrüm yetmeyecek diye düşünüyorum ve beklemenin anlamı yok diyorum. Bu sitenin bana kazandırdığı en güzel şey, dostlukların yanında, yeni kitaplar keşfetmek oldu. Unuttuğum, okumadığım, rafa kaldırdığım kitaplar. Evet işte onlardan biri daha.
Yıllardır ara verdiğim Aziz
İyi Bilimkurgu, İyi Edebiyattır sözüne karşılık diyeceğim şudur; DUNE, Bilimkurgunun “Edebiyatıdır.”
“Ya kahraman olarak ölürsün, ya da kötüye dönüşmeni izleyecek kadar uzun yaşarsın.”
Bu repliği “Batman” severler Nolan’ın yönettiği Kara Şövalye filminden hatırlayacaktır. Bu hayatta herkesin bir amacı vardır, en amaçsız insanın bile
Hani bazı kitaplar vardır okuduğunuz zaman suratınıza tokat yemiş gibi hissedersiniz. İşte ben şu an öyleyim. Kaç gündür suratıma tokat yemiş gibi dolaşıyorum. Yediğim lokmalar boğazıma düğümleniyor. Hüseyin'in, Fatma'nın, Sefer'in yokluktan yiyemediği için, bu dünyadan göçüp gittiği, o lokmalar boğazımdan bir türlü geçmiyor.
Kitap bitene kadar
BİZ BU ÇAĞIN FİYAKALI KAYBEDENLERİYİZ.
Bir okurun kütüphanesinde yıllar yılı bulundurupta okumadığı olağanüstü kitaplar vardır. Her seferinde başına gidip onları okşar ve yerine bırakır. Sonra o yıllara ihanet edip gidip başka kitaplara sarılır. Bu durumun yaşanma ihtimali 1 de 1.
Sevdiğiniz biriyle yanlış mezarlara gömülüp birbirinizi kaybetme
Ey Baharımın goncası, köyümün yağmuru toprağımın güneşi...
ben Sevda nedir bilmem, aşk nedir bilmem hiç yaşamadım...
Fakat ben varlığının tiryakisiyim, sesinin notasıyım mutluluğun duacısıyım Bu duygunun adınıda bilmem. Ey gözleri tüm güzelliklere emsal kadın, bilirsin ki herkes sevebilecek kadar olgun. Fakat herkes sevdaya hakim değil... Bu yüzden sen sevgisizliğe âsisin, ben ise yalnızlığa... Karşı olduğumuz duygunun tamamen Yok olduğu birgünde görüşmek dileğiyle kadın.
.
🧷 Ayhan uşar