724 syf.
7/10 puan verdi
·
29 günde okudu
Türkiye'nin en çok yarım bırakılan kitabını ittire kaktira hatta bazı sayfaları atlayarak da olsa bitirmeyi başardım. Tam kapanma da kitabı bitirebilmemde etkili oldu tabi :) Kim bu tutunamayanlar? Belki ilkokulda kimseyle oynamayan o çocuk, belki lisede herkesin ezik diye dalga geçtiği o çocuk, belki hiçbir işte dikiş tutturamayan Ziyalar.. ya da sokakta yürürken yolunuzu degistirmenize sebep olan isimsiz evsizler. Bu kitaptaki ana karakter Selim Işık aslında bir şeylere tutunup belli mevkilere gelebilmiş ama artik yabancilarin deyişiyle midlife crisis (orta yaş krizi) mi dersiniz, bulmuş da bunuyor mu dersiniz yoksa zaten biraz kafadan kontakti daha fazla gizleyemedi mi dersiniz.. Bir şeylerin ruhunda, aklında birikmesiyle tutunduğu şeylerden de kopmuş, hayatın olağan akışı içinde çoğunluğa normal gelen şeyleri yadırgamış ve intihar etmiş bir birey. Turgut Özben de onun intiharının sebeplerini araştıran ve araştırdıkça kendisinin de tutunamadigini fark eden bir arkadaşı. Kitapta o kadar çok ayrıntı, o kadar çok yan öykü var ki işte bunlar okumayi en zorlaştıran, konudan koparan şeyler. Hayali tiyatro sahnesi gibi diyaloglar, şu meşhur noktasız sayfalarca süren bölüm... aslında 400 500 sayfaya rahatlıkla azaltilabilecek bir öykü ama Atay hiçbir detaydan kaçmamış. Yer yer Dövüş Kulübü filminde Norton ve Pitt'in tek kişide bütünleşmesi gibi Turgutla Selim'in de bütünleştiğini hissedebilirsiniz. Ayrica Yavuz Çetin'in "yaşamak istemem" isimli şarkısının adeta bu romanın özeti gibi olduğunu fark ettiğimi belirtmem lazım. Zaten o da intiharı seçti malumunuz. Kitabı yarım bırakmak en kolayı, bitirmek zor. Tutunamayanlar'a tutunabilmede başarılar.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,4bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Wene hala, beni öldürdüler
*Spoiler kitabın ilk cümlesi klişesi* Önemli hatırlatma; aşağıdaki inceleme tamamen ‘şahsi’ fikrimdir. Vallahi başıma bir şey gelmeyecekse beni çok etkiledi diyemem, yazara ve çevirmene saygımdan 8 verdim. Nasar karakteri ve diğerlerinin kimlikleri anlatılırken zaten gerçekleşecek olan cinayetin nasıl gerçekleşeceğini ilmek ilmek örüyor Marquez, mahalle baskısını ve toplum yapısını gözler önüne seriyor katiller işleyecekleri cinayeti resmen anons ediyorlar ve toplumun yozlaşmışlığı, olaylar karşısındaki gösterdiği apati ‘göze sokulmuştu’ Polis, yargıç ve papaz; iktidar, yargı ve din temsilcileri olurken hepsinin görevi kötüye kullanması, cinayetten önce tutuklama yapılmaması, kasten adam öldürme olmasına vakasına dahi 3 yıl ceza verilmesi bize çok uzak olan ütopik bir ülkeyi(!) hatırlattı. Papaz figürü önemli aslında, dinin insanlar/toplumlar üzerindeki etkisini es geçmek mümkün değil, yalnızca limana gelip gemiden bile inmeyen papazı görmek için günler önceden hazırlık yapan halk, Nasar’in otopsisini yaparken organlarını alıp çöpe atarak adeta; ölü bedenlerin hiçbir getirisi olmayacağından dolayı artık çöpe dönüştüğünü gösteren satırlar belki en vurucu satırlardı... Elbette “beni öldürdüler, wene hala” ile noktalanması climaxini yaşattı ve aklıma şu şarkıyı getirdi; Yavuz Çetin - Yaşamak İstemem youtu.be/sRc06D93_sc
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,4bin okunma
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
KAPILARIN DIŞINDA ÖLÜMÜN İÇİNDE
YouTube kitap kanalımda Wolfgang Borchert'in hayatını ve kitaplarını kronolojik okuma önerimle birlikte yorumladım: ytbe.one/yAaaSmtCYn0 "İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir." Albert Camus Hayatımda bir kitabı nadir olarak 4 kez okurum. Ama evet, "Kapıların Dışında" kalmış
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma