En büyük ağırlık
Günün ya da gecenin birinde bir cin, sen yalnızlıkların yalnızlığında iken usulca yanına sokulup sana şunları söylese ne olurdu: "Şimdi yaşadığın, yaşamış olduğun yaşamı bir kez daha, sayısız kez daha yaşamak zorundasın. Bu yaşamlarda yeni hiçbir şey olmayacak; her acı, her sevinç, her düşünce, her iç çekiş, yaşamındaki dile gelmeyecek ölçüde küçük ya da büyük her şey zorunlu olarak, tümden aynı sıra ile aynı düzen içinde sana geri gelecek- bu örümcek, ağaçlar arasındaki bu ay ışığı bile, bu an bile, ben kendim bile. Varoluşun bengi kum saati tekrar tekrar ters çevrilecek, sen ey toz tanesi, sen de onunla birlikte..." Kendini yere atıp dişlerini mi gıcırdatırdın, böyle konuşan cine ilenir miydin? Yoksa, bir kez böylesine görkemli bir anı yaşayınca ona şu yanıtı mı vermek isterdin: "Sen bir tanrısın, bundan daha tanrısal bir şey hiç duymadım”. Bu düşünce seni ele geçirdiğinde, seni sen olarak değiştirir ya da belki ezer geçerdi. Her şeyde, her tek şeydeki soru "Bunu bir daha istiyor musun, sayısız defa daha istiyor musun?” sorusu bütün eylemlerine ağırlıkların en büyüğünü koyardı. Yoksa ne diye kendini, yaşamı iyi kılmak zorunda olasın, her şeyden çok bu son, bengi onaylama, belirleme için can atasın.
Asa Yay. 206. sf. 341. bölüm (pdf)
- Meyer, bu gece şehirde bir ayaklanma olacak. Meyer'in kendi gözleri kadar kara olan iri gözlerinin üzerine dikildiğini gören Sarah sustu. - Bir ayaklanma mı? Bunu nereden öğrendin? Hem... Daha cümlesini tamamlayamadan Sarah: - Belki sen de bizimle birlikte gelirsin Meyer? diye atıldı. - Nereye? - Gelirsen söyleriz. Meyer, hızla gözlerini kırpıştırıp, beceriksizce dudağını ısırdı. Yeniden iğnesini aldı eline. - Ben buradan bir yere adım atmam Kuşun, kanatlarından birini çırptığı görüldü duvarda. - Zaten sen de gitmeyeceksin... Hadi, doğru yatağa. Evet, evet, bir daha gelmesin! Senin asılmanı istemiyorum! diye mırıldandı korku ve öfkeyle Raymond bütün bunları duyuyor, ama bir anlam veremiyordu. Meyer eliyle kendisini işaret edince, kimden söz edildiğini anladı. - Peki, gelmezsen gelme, ben gidiyorum. Hiç düşünmemiştim senin bu kadar... Sarah ona 'korkak' demek istiyor, ama cesaret edemiyordu. Meyer elindeki botu döşemeye düşürdü. Herkes kapının vurulduğunu sanıp korkuyla o yöne doğru döndü. - Aileni düşünebilirdin... Babanı! Hepimizi öldürsünler mi istiyorsun? Hiç mi vicdanın yok? Gidip ne yapacaksın orada? - Vicdanım mı? Ben yaşamak istiyorum Meyer, yaşamak! Bu mudur vicdansızlık! - Hıh, yaşamak istiyormuş! Ölüme gidiyorsun, haberin yok... - Bıktım artık! Hep açlık, hep sefalet... Parası olanlar, gücü olanlar, size ayaklarındaki botlarla vurabilirler, öldürebilirler sizi... Hepimiz bu adamların canları istedikleri an ezdikleri birer böcek olduktan sonra yaşamak neye yarar, söyler misiniz bana? Sokakta öldürülmeyi yeğ tutarım.
Sayfa 163 - YeryüzüKitabı okudu
Reklam
Yolculuk
I O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş. Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları Yağmur ikinci adıydı akşamların Günün yorgunluğu üzerine dökülen Bir düş inceliğinde
Sayfa 115 - 1985/86Kitabı okudu
ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Reklam
680 öğeden 781 ile 680 arasındakiler gösteriliyor.