Son zamanlarda beni duygusal anlamda etkileyen bir kitap okumamıştım, ta ki Yu Hua’nın “Yaşamak” adlı kitabını okuyana dek. Kitabın anlatımı sade olsa da içeriği fazlasıyla duygu yüklü. Öyle bir çırpıda okunamıyor, bazı noktalarda dayanamayıp bırakmak isterseniz bu çok doğal. Ya da belki de ben fazla hassasım, bilmiyorum…
"Düşüncelerde yaşamak ne demektir bilir misiniz ?...bir çocuk gibi mışıl mışıl uyumayı yalnızca düşüncelerinizde canlandırmanın korkunçluğunu bilir misiniz ?
Hayat ne fazla gülmek, ne de yasa girmektir,
Mevzuatı çiğnemek, talihi devirmektir...
Dünyayı parmağının ucunda çevirmektir...
Yaşamak, yatağından seller gibi taşmaktır.
İnsan ki gelip geçer dünyadan nefes gibi;
Ne büyük ıstıraptır yaşamak herkes gibi?..
"Yükseksin!" Tatlı bir ses olamaz bu ses gibi
Yaşamak; kartal gibi göklerde dolaşmaktır.
Hâlik ki her mahlûktan başka yarattı bizi
Zaman bir avuç toprak yapsa da cismimizi
Kâinat hayretlerle anmalı ismimizi Yaşamak, asırları bir hamlede aşmaktır...
Yaşamak için nefes almak mı gerekiyor yoksa vermek mi ?
İki kelimenin alışverişi olmasa insan olmaz
Demem o ki hayatta kalabilmek için hiç bir şey yapmasak bile bir telaşın içindeyiz peki bu telaşı neden birilerine bağlıyoruz, birini sevmek mesela çeşit çeşit sevme biçimleri vardır herkese göre farklı bir anlam ifade eden bir kelime
Sevmenin en güzeli yine alışverişi olan sevmedir. Sevilmek için sevmek, var olduğu için sevmek, sende ki o sevgiyi hak ettiği için sevmek çok güzel şeyler ifade ediyor bence
İşte böyle bir telaş içinde olmak hiç bir şey yapmadan bile aldığın nefese bu manayı katmak yaşamanın en güzel duygularından birdir...