"Asıl zor olan, insanlarla birlikte yaşamak değil onları anlamak."
Sayfa 303Kitabı okudu
"Bütūn mutlu aileler birbirine benzer; mutsuz her ailenin mutsuzluğuysa kendine hastır." Kont Lev Tolstoy, modern kahramanı Anna Karenina'nın ruhsal parçalanmasını anlattığı romanı bu can alıcı sözcüklerle açmıştı. Bu aklı karışık eş, anne ve körce bir tut-kuya kapılmış metresin kendini trenin altına atmasından -böylece daha once ruhunun başina gelen seyin simgesi olan bir tavırla yolunu kaybetmişlik trajedisini sona erdirmesinden- bu yana, karmakarışık ve kesintisiz bir romanslar, gunlük haberler ve kay-da geçmemiş acı çığlıkları korosu labirentteki şeytan-boğanın huzuruna çıkmaktadır: iyi huylu olduğunda dünyanın yaşam veren ilkesi olan Tanrr'nın, õfkeli, yıkıcı, delirtici yönü niteliğindeki boğanın huzuruna. Modern romans, tıpkı eski Yunan tragedyası gibi, gũnü yaşamak demek olan parçalanmanın sırrını one çıkarır. Mutlu son, haklı olarak yanlış bir sunum diye aşagılanmaktadı; çünkū dünya, bildigimiz kadarıyla, gördügümüz kadarıyla, bir tek son sunar: ölüm, çözülme, parçalanma ve sevdigimiz biçimlerin kayboluşuyla kalbimizin çarmha gerilmesi.
Reklam
İnsan hayatın bir yerlerinde ölüyor aslında. Ruhuyla arasına yaşamak kadar uzun bir mesafe giriyor. Ölüyor insan ve yeniden diriliyor. Umut etmek için diriliyor, başlayabilmek için diriliyor, doğru dürüst bir tek cümle kurabilmek için diriliyor işte. Sonra... Sonrası karanlık.
Umudun tükendiği bir dünyada yaşamak, işte bu da körlüktür.
“Bekleyin!” demişti. “Burada bekleyin. Onlar size gelecek.” “Kimler?” diye sormuştu Filipinli. “Hayatının anlamını bulmuş olanlar. Hayatlarını adayacakları şeyi bulmuş olanlar gelecek. Siz de kalplerini söküp yerine o şeyleri koyacaksınız. Sonra da kalpleri fırlatıpatacaksınız!” “Ama..” demişti kızılderili. “Kalpleri olmadan nasıl hayatta kalırlar?” “Göreceksiniz!” demişti bina da. “Peki ya kimse gelmezse?” diye sormuştu Filipinli. “Kim kalbinden vazgeçecek kadar kendini bir şeye adayabilir ki?” “Onu da göreceksiniz!” demişti bina. “Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?” diye söze girmişti kızılderili. “Onlar ne olacak?” “Onlar da, göğüslerinde bir et parçasıyla, canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da yaşamak demeye devam edecekler!”
Yatağını eşyaların altına seren... Hiçbir sonuca açılmayan O eşiğim ben hâlâ Acısı da sevinci de yaşamak olan....
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.